menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Müge İplikçi yazdı: Sağlık olsun!

12 3
previous day

Labirentvari bir günün hikayesi, Paul Auster’ın metinlerine yakışır bir edayla 6 Kasım’da başladı. Sabah, çevrimiçi Mikroscope dergisinin fikir annelerinden, değerli dostumuz Serpil Öktem’i kaybetmenin derin hüznüyle uyandık. Onu Üsküdar’daki camide son yolculuğuna uğurlarken, hayatın ne kadar kısa ve ne kadar çok umulmadık dönemeçlerle dolu olduğunu bir kez daha anladık.

Bu hüzünlü vedanın ortasında, belki de hayatımın en tuhaf cenaze töreninde bulunurken, telefonum bir türlü susmak bilmiyordu. Çünkü tam o sırada, Türkiye’de gazetecilere yönelik yeni bir operasyonun eşiğindeydik. Otuz yıllık eşim, eskimeyen yol arkadaşım Ruşen Çakır, ifade vermek üzere Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne götürülüyordu.

Bizi seven pek çok arkadaş, meslektaş, kalem erbabı endişeyle arıyor, ne olup bittiğini soruyordu. Haklılardı. Ben ise onlara, ne olduğunu tam olarak bilmediğimi söylemek zorunda kalıyordum. Bir şeyler oluyordu evet ama ne olduğunu tam olarak kestirmek mümkün değildi. İşte bu duygu karmaşası içinde, Serpil’i toprağa vermenin ağırlığıyla, bir talihsizlikler kavşağını daha geride bırakıyorduk.

Cenazeden çıkar çıkmaz, iki kıymetli genç meslektaşım, Ecem Akyüz ve Zeynep Asutay ile birlikte Vatan Emniyet’e doğru yola koyulduk. Oraya vardığımızda, o ünlü köşede birikmiş kameraların eşliğinde, olup biteni bir kez daha anlamaya, anlamlandırmaya çalıştık. Medyascope ekibinden dostlar, avukatımız da oradaydı. Hepimiz benzer şaşkınlık içinde, bir anlam........

© Medyascope