menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kenan Çamurcu yazdı: Sünni ortodoksinin yatışmayan heterodoksi anksiyetesi

30 19
24.05.2025

Şah İsmail’in “içeriden vatanı sarstığı” yahut “Anadolu’yu baştan aşağı zulümle inlettiği” laflarının bilgi değeri (bunu ‘cehalet seviyesi’ diye de okuyabilirsiniz), Mısır demografisindeki yekünü %0.5 olan Şii toplumunun önde gelen dinadamı Şeyh Şehhate radikal Sünnilerce linç edilerek öldürüldüğünde Mursi’nin, tepkilere verdiği “Mısır’ın Şiileşmesine izin vermeyeceğim” cevabı kadar. Zaten lafların sahipleri de bunun böyle olduğunu biliyor. Cahilce laf etmek, duyurmak istedikleri siyasi mesajın gücünü artırmak için katlanılabilir maliyet onlar açısından.

Birinci lafta metin yazarları Kürtler ile Aleviler arasındaki doğal ittifakı çürütmeye odaklanmış. Parantezde Sultan Selim ile Bitlisli İdris’i Sünnilik kimliğinde buluşturup Alevilere, Sünni Kürtlerin onları sırtından hançerlediğini ihbar etmişler. İlaveten barış sürecinin parçası olarak Kandil’e de Alevi Kürt dinamiğini etkisizleştirme ev ödevi verilmiş. Fakat Hanefi Yavuz’la Şafii İdris’i Sünnilikte özdeşleştirmek pek kolay olmayacak. Çünkü Şafiiliğin imamı Muhammed b. İdris (ö. 820), resmî Sünniliğin kabul etmesi imkansız derecede Ehl-i Beyt taraftarıydı. Hatta bu tutumunu şaşırtıcı bir eylemle çağdaşlarına ve tarihe not düştü: Peygamber’in, kendisinden sonra Müslümanların lideri olarak Ali’yi ilan ettiği Gadir Hum mevkiinde hem de Peygamber’in yaptığı gibi yine bir hac dönüşü bir yükseltiye çıkıp hacılara haykırmıştı (Eş-Şafiî, tarihsiz: 89):

Ey atlılar Mina’da taşlama yerinde dur
Hif Mescidinde oturana, kalkana duyur
Koşunca sabahleyin, Hacılar topluca Mina’ya
Şöyle haykır Fırat gibi akan cemaat-i sahraya
Muhammed’in Ehl-i Beytini sevmek Rafizilikse eğer
İnsanlar ve cinler bilsin, Rafiziymişim ben meğer

1994 ruhu boyunca başkaları gibi ben de konuşma metni yazdım, ama benim metinlerim tamirat, tadilat, tesis içindi; yapım onarım, inşa, sulh amaçlı salih metinlerdi. Şimdiki metin yazarları ise fesat amaçlı ve tahribat için yazıyor. Bilgisiz, vasıfsız ve sicilsiz oldukları için de üzerinde düşünülmemiş çürük çarık şeyler çiziktiriyorlar. Dışbükey sirk aynasında strateji harikası gördükleri parasetamol beyanatlar.

İkinci laf, post-reis hazırlıklar ve gerilimler bahsine dahil. Büyük rakip çıtayı “beni zehirlediler” seviyesine çıkarınca ve zehirleme kombinine “iç düşmanlar” etiketiyle muhtemel ve müstakbel rakiplerini de katınca onun kendisiyle alakalı, bağımsız, özerk hamlesine cevaben proje odaklı olduğunu göstermek istemiş ve liderin sözünü referans yapmakla ondan bir arpa boyu uzakta olmadığını göze sokarak sadakat kanıtlamış. Yani Şah İsmail’i kriminalize etme çıkışını “baştan aşağı zulüm” ile taçlandırmak isterken ilgilendiği konu Alevilik, Şah İsmail falan değil.

Ciddi ve önemli rakibin sınamalardaki performansla halefliği sökerek alacağı belli olmasına rağmen rekabete format atıp böyle bir faza (zehirleme, iç düşman) sokabileceği uyarısı göz korkutmuşa benziyor. Sınamalardan geçmemiş rakip, bu sicille başedebilmek için liderin versiyonundan ibaret ve nisbî kalacağı taahhüdünü parti içi denklemlere “Şah İsmail’in zulmü” saçma lafını manifest yaparak duyurmuş oldu.

Saray içi entrikalar konumuz da ilgi alanımız da değil. Bizim için asıl mesele, Sünni ortodoksinin hiç yatışmayan heterodoksi anksiyetesi. Mesela Mursi’nin Mısır’ın Şiileştirilmesine izin vermeyeceği ultimatomu iyi örneklerden.

Mursi’nin destekçisi Selefi “Ashab ve Ehl-i Beyt Koalisyonu (İ’tilafu’s-Sahabe ve Âli Beyt)”, paranoyaya sıçramış kaygı ve duygu durum bozukluğuyla İranlıların Mısır’daki dini mekanları ziyaretine izin verilmesini Şiiliği yayma girişimine göz yumma olarak suçlayıp Mursi’yi eleştiriyordu. Sisi’nin darbesinden sonra “Şiiler Mursi zamanında Mısır’a girdi, Sisi zamanında ise büyük bir darbe yediler” diyecek kadar ileri gidebildiler. Hatırlayalım, İhvan’ın radikalleşmesinde hayli emeği geçmiş Selefiler, Sisi’nin darbesini ilk kutlayanlardı.

Şeyh Şehhate’nin Haziran 2013’te dinî bir etkinlik sırasında 3 bin kişilik bir grubun saldırısında acımasızca katledilmesinin ardında onun Sünnilikten Şiiliğe geçmiş biri olmasının payı en büyük muhtemelen. Sünni ortodoksideki anksiyeteyi kışkırtacak büyüklükte. Seküler modernleşmenin atası II. Mahmud’un, bipolar epizodun tüm dehşetiyle Yeniçeri kışlalarını bombalatması ve Bektaşi dergahlarını müsadere edip Sünni Nakşibedilere vermesindeki majör psikozda görüldüğü gibi.

Selefilerin tahrik ettiği kalabalıkça........

© Medyascope