menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Işıl Öz’ün Ege Dündar ile söyleşisi: “Sınırlar ötesi, ortak toplum duygusu yaratabilmek umutsuzluğa güçlü bir çare”

11 0
19.06.2025

Norveç’te yapılan, bu yılki Dünya İfade Forumu’nda (WEXFO), 2025, otoriter güçlerin demokrasi ve ifade özgürlüğünün altını oyma çabalarına karşı bir direniş yılı olarak değerlendirildi. Konferansa genç ifade özgürlüğü uzmanlarından (Young Experts on Free Expression) biri olarak davet edilen isimlerden biri de Ege Dündar’dı. Farklı ülkelerden 64 genç uzman önce Utøya adasında ardından Lillehammer’da yapılan WEXFO’da buluştu. Konferans sonrası haberleştik, Ege Dündar’dan bu buluşmaya dair izlenimlerini geniş geniş anlatmasını rica ettim.

Norveç’te düzenlenen bu yılki Dünya İfade Forumu’nda 64 genç ifade özgürlüğü uzmanı bir araya geldi. Konferansa Türkiye’den Ege Dündar da katıldı. Forum, 2025 yılını otoriter güçlerin demokrasi ve ifade özgürlüğünün altını oyma çabalarına karşı bir direniş yılı olarak değerlendirdi. Katılımcılar önce Utøya adasında sonra Lillehammer’da buluştu. Utøya adası, 2011’de aşırı sağcı bir teröristin 69 genci öldürdüğü yer olarak biliniyor. Organizatörler bu vahşeti barış ve öğrenmeyi teşvik etmeye dönüştürdü.

Sorularım ve kendisinin yanıtları şöyle:

Kesinlikle birbirimize güç, moral ve stratejiler verdik. Hepsi birbirinden parlak, içten, geniş yürekli ve yaratıcı insanlardı. Yaşadıkları olağanüstü baskıları çevreleri ve toplumları için yapıcı, destekleyici girişimlere çevirmiş, heyecanla buldukları çözümleri anlatan 64 genç. İlk defa bu kadar kararlı, çalışkan ve “bizim gibi” akranlarımla buluştuğum bir deneyim oldu.

Norveç’e ilk gittiğimde 20 yaşındaydım ve Oslo’daki parlamento binasının dışında, babam da dahil olmak üzere hapisteki Türkiyeli gazetecilerin isimlerinin yazılı olduğu pankartlar tutuyordum.

Bu, ülkenin tarihinde çokça örnekte olduğu gibi kendilerine verilenden daha adil bir toplum için hayatlarını feda eden cesur insanlardan devralınan meşaleleri tutmak gibiydi. Elbette, onlar öncekilerin öğrencileriydi, devlerin omuzlarında yükselen bir platformda sıra onlara gelmişti. Ve bu, tarih boyunca uzanan çok uzun bir sıraydı.

On yıl sonra geri döndüm, bu sefer farklı ülkelerden ifade özgürlüğü konusunda 65 olağanüstü genç uzmanla bağlantı kurmak için Utøya adasındaydım. 2011’de polis kılığına girmiş aşırı sağcı bir teröristin 69 genci öldürdüğü bir yerde toplandık. Organizatörler bu vahşeti barış ve öğrenmeyi teşvik etmeye, onca acıyı o zamandan beri sayısız genç için güçlenmeye ve yoldaşlığa dönüştüren bir yerdi. Bunu nasıl başardıklarını anlatan kitabı okumanızı öneriyorum: “No Man’s an Island: Community and Commemoration on Norway’s Utøya” Adada dolaşıp öldürülen gençlerin anısını yaşatmak ve öğretici, yapıcı bir kuruma çevirmek için yaptıklarını gördüğümde “umarım biz de bir gün Sivas Katliamı gibi birçok acıyı bu şekilde onurlandırmanın yolunu buluruz” diye düşünmeden edemedim, oradakilere bunu yapamadığımız gibi o vahşetin sorumlularının terfi aldıklarını da utançla anlattım.

Fas’tan Mynmar’a, Filistin’den Zimbabwe’ye birbirimizin hikayeleri, dayanıklılığı ve güçlü seslerinden sarsıldık. Hepsi yaşadıkları mücadelelerden anlam çıkarmış ve tıpkı adanın hikayesi gibi, cesaret, sevgi ve özveriyle bu deneyimleri toplulukları için iyileştirici bir güce dönüştürmeyi başarmıştı. Yenilikçi çözümlerle ileriye giden yollar açıyorlardı. Birçoğu diktatörlerden ve hapishanelerden çekmiş, savaşları ve evlerinden sürgün olmayı deneyimlemiş ancak bunu başkalarını yükseltmek için kullanmıştı. Farklı bağlamlarımıza rağmen, ortak koşullar, özlemler ve aciliyet duygusuyla hızla bağlantı kurduk. Her biri, derin bir nezaket ve özen duygusuyla akranlarını destekleyen, devleşmeye hazırlanan insanlardı. Hikayeler ve stratejiler paylaştık, dans ettik ve ağladık, sınırlarımızdan sızan artan tehditlere karşı birlikte çalışmaya karar verdik.

Nesiller arası paneller, meşalelerin çoktan devredildiğini ve birbirimizi yalnız bırakmayacağımızı gösterdi. Orada bulunmaktan, açılış konuşmasını yapmaktan, ve Norveç PEN’de patronum Nobel Barış Ödülünün en genç başkanı, Utøya’yı dönüştüren Jørgen Watne Frydness ve gazeteci Maria Ressa ile bir panel........

© Medyascope