menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Doğancan Özsel ve Armağan Öztürk yazdı: İyi insanlar ülkesinde siyaset

10 5
yesterday

Türkiye iyi insanlardan oluşan bir ülke. Hele ki söz konusu siyasetçilerimizse. Her politikacı iyinin savunucusu, her lider adaletsizliklere karşı mücadele ediyor ve tüm siyasi kadrolar kutsal davalarının birer neferi. Mücadele etmeyi tercih ettikleri kötülükler elbette meşreplerine göre değişkenlik göstermekte. Kimi tikel bir konudaki derin haksızlıkları mücadelelerinin odağına alıyor. Diğerleri daha geniş bir perspektifle, en güncel adaletsizliklere karşı bayrak açarak eski güzel günlere dönmeyi amaçlıyor. Bazıları ise geçmiş bir kötülüğün, hatta asırlara yayılmış bir adaletsizliğin hesabını sorma ve ortadan kaldırma derdiyle kendi siyasal çizgisini kutsamakta. Mücadele edilen kötülük değişse de, tüm siyasiler ortak bir etik dilde birleşiyor. Kendilerini konumlandırdıkları ahlaki bir üstünlük konumundan hitap ediyorlar siyasi rakiplerine.

Konumlarının ve kararlarının meşruiyetini adaletin, doğruluğun ve iyiliğin değişmez ilkelerinden türettikleri için, iktidar olmaları ve iktidarda kalmaları yalnızca siyasi değil, ahlaki bir zorunluluk aynı zamanda. Ve siyasi rakiplerle müzakere etmek, onlarla uzlaşmaya varmak için kimi ödünler vermek aslında kötülüğe alan bırakmakla eşdeğer. Böylesi bir yol ahlaki açıdan bir bozgun değilse bile, kesinlikle bir ricat. Dolayısıyla müzakere ve taviz yoluyla siyasi rakiplerle uzlaşmak arzu edilmeyen bir şey. Ahlakın diliyle siyaset yapmanın, siyasal mücadeleleri iyiler ile kötüler arasındaki zımnî veya açık bir savaş olarak kavramanın doğal sonucu bu.

Siyasetin temeline ahlakı koyan bu kavrayış, devlet meselesini “adalet” kavramı çerçevesinde ve toplumsal hiyerarşileri onamak üzere tartışan modern-öncesi siyaset anlayışının Platonist vasatı aslında. Buna karşılık modern siyasal düşünce tam da siyaseti ahlakın bir uzantısı olarak gören bu çizginin reddi üzerine kuruludur. Siyaset ile ahlak arasında kategorik bir ayrım yapılması, ilk anda kulağa “iyi” bir fikir gibi gelmez.

Madem ki ahlakın konusu iyi ile kötüyü birbirinden ayırabilmek ve bunu gündelik yaşamımızda gerçekleştirmektir, etik tartışmalardan kopartılmış bir siyaset en büyük kolektif kötülüklerin yolunu açmak anlamına gelmez mi? Hayır gelmez. Aslında söz konusu olan bunun tam tersidir. Siyaseti ahlâkın........

© Medyascope