Bilgehan Uçak yazdı: O Derin Fısıltı, o büyük özlem
Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu’nu yazdığı günlerdi, Arnavutköyü’nde -asla Arnavutköy demezdi- Vira Vira’da buluşurduk, genelde günbatımı saatleri, “erkence gel,” derdi, “öncesinde biraz kitaba çalışırız.”
Erkenden giderdim.
Daktilo edilmiş bir yığın sayfa kaplardı masayı.
Daktilo sayfaları üzerindeki düzeltmeleri genellikle yeşil mürekkepli kalemle yapardı.
Viski, mısır ekmeği, salatalık, havuç, mevsime göre turp.
O okurdu, ben dinlerdim; sonra ben okurdum, o dinlerdi.
Restorandaki birkaç masa müşterilerle dolduktan sonra kâğıtlar toplanıp itinayla dosyasına kaldırılırdı, ardından yemek faslına geçerdik.
Sait Faik bir romancı değil hikâyeciydi, ama Selim İleri’ye göre, misal Havada Bulut bir “kısa roman”dı, bu metnin hikâyenin sınırlarını çoktan aştığını, bir ara tür oluşturduğunu söylerdi.
O yüzden, belki biraz da bu kitabın Sait Faiksiz kalmasından ürktüğü için Romanlar Kılavuzu’na Havada Bulut’u da dahil etti.
Şöyle yazmış: “Havada Bulut bence bir roman, üstelik Sait Faik’in en güzel romanı. Dahası, Havada Bulut, ‘yazmak sanatı’ üzerine derinlemesine düşünülmüş bir roman.”
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler,........
© Medyascope
