Dolma kalem, dolar kalem olunca – Yusuf İpekli Yazdı
“Dolma kalem, dolar kalem olunca”
Öğrencisi olduğumuz altmış sekiz kuşağı ile içinde yer aldığımız yetmiş sekiz kuşağı çok iyi hatırlar, üç tür kalem kullanırdık.
Dolma kalem,
Tükenmez kalem,
Kurşun (kara) kalem…
En muteber olanı dolma kalemdi. Bu kalemlerden tükenmez ve dolma olanın siyah, mavi, kırmızı; kurşun olanın ise siyah ve kırmızı yazanları vardı.
Kalemin kırmızı yazanı önemliydi, çünkü bazen bir dosyanın üzerine kırmızı kalem çekilir, çekilen bu kırmızı kalemi başbakan dahi silemez, dosya sahibi adeta vebalı gibi tecrit hayatına mahkum edilirdi.
Dolma kalem esas olarak prestij meselesiydi. Dolma kalemi herkes kullanmaz veya kullanamaz; makam, mevki sahipleri ile bir zamanlar toplum içinde saygınlığı zirvede olan öğretmenler kullanırdı.
Dolma kalem kullananlara saygı duyulurdu, güvenilirdi. Bu kalemin ehli olanlar mürrekkep yalamış diye bilinir, övülür; istida (dilekçe) filan yazdırmak isteyenler dolma kalem sahibinin kapısını çalardı. Dolma kalem ile yazılmış kağıt devlet dairesinde yetkili birinin önüne geldiğinde o yetkili rahatlar, karşısındakine iyi gözle bakardı. Ön yargı oluşmaz, işlem pozitif biçimde tecelli eder, işlerin kolay yürümesi sağlanırdı. Hele hele imza dolma kalemle atılmışsa hemen her kapı açılırdı. Zira makam masalarında yerini alan ikili dolma kalem setinin mavi ve kırmızı yazanlarına özenle mürekkep doldurulur, bu kalemler sıcak su eşliğinde titizlikle temizlenir, böylece kalemin namusu korunurdu.
Kalem dedim, yanlış okumadınız, kalemin namusu.
Rahmet olsun Köroğlu diyor ya, “Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu! “. Hani pilot kalemler........
© Medya Siyaset
