Jeopolitiğin kara kutusunda zamanlamanın dili – Nurdan Savaş Yazdı
Son bir hafta içinde yaşananlara tek tek bakıldığında, her biri için teknik, diplomatik ya da askerî gerekçeler üretmek mümkündür.
Olaylar eş zamanlı, farklı alanlarda ve benzer etki üretme kapasitesiyle ortaya çıkıyorsa, artık tesadüf değil; bağlam konuşur.
Olaylar zincirinde son bir haftada hava sahamızda iki ayrı noktada Rus İHA faaliyetleri görülüyor.
TBMM Genel Kurulu’nda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Libya’daki görev süresinin 2 Ocak 2026’dan itibaren 24 ay uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi kabul ediliyor.
Karadeniz’de Ukrayna’dan Türkiye’ye seyir hâlindeki bir ticari gemi vuruluyor.
Doğu Akdeniz’de İsrail–Yunanistan–GKRY üçlüsü, Münhasır Ekonomik Alanlar, güvenlik koridorları ve enerji paylaşımı konusunda ortak pozisyon ilan ediyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile yaptığı üçlü görüşmede açık biçimde Türkiye’yi hedef alarak,
“İmparatorluklarını yeniden kurmayı hayal edenlere sesleniyorum; bu asla olmayacak” ifadesini kullanıyor ve sözleri ile, diplomatik nezaket sınırlarını aşan, doğrudan stratejik tehdit ve psikolojik mesaj içeren açıklamalarda bulunuyor.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Suriye’de yaptığı basın toplantısı, sözü kesilerek sonlandırılıyor.
Libya Genelkurmay Başkanı ile Kara Kuvvetleri Komutanı’nı taşıyan uçak Ankara’da düşüyor.
Güvenlik mimarisi ve kırılma
son haftalarda yaşananlar, Türkiye’nin yalnızca dış tehditlerle değil, kendi güvenlik ve karar alma mimarisiyle de ciddi bir sınav verdiğini gösteriyor.
Hava sahasında dolaşan İHA’lar, Karadeniz’de vurulan ticari gemi, kritik diplomatik ziyaretler, düşen uçaklar, yarım kalan basın toplantıları…
Bunların her biri tek başına açıklanabilir. Ancak birlikte okunduğunda, koordinasyonsuz, refleksif ve parçalı bir güvenlik mimarisine işaret ediyor.
Tarih bu konuda öğretici ve nettir.Tıpkı 1961’de Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Dag Hammarskjöld’ün Kongo’da düşen uçağı,1988’de Pakistan Devlet Başkanı Ziya Ül Hak’ın şüpheli ölümü,2010’da Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kaczyński’nin Smolensk faciası
ve Türkiye’de Orgeneral Eşref Bitlis’in ölümüne kadar uzanan çizgide,yüksek gerilim dönemlerinde, zayıf kırılgan güvenlik mimarileri ağır bedeller ödeyerek yaşanmıştır.
Ve Doğu Akdeniz’de zamanlama, şu sıralar fazlasıyla konuşkan.
Jeopolitikte söz ile eylem arasındaki mesafe çoğu zaman uzundur; ancak zamanlama asla rastlantı değildir. Açıklamalar ile olay arasındaki bu eşzamanlılık, uçağın düşüş nedeninden bağımsız olarak, olayı teknik bir kazanın........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden