Yüzbaşı Faruk’tan Vali Tekbıyıkoğlu’na – Melih Demirel Yazdı
Yıl 1920.
Sıcak bir Temmuz günü, kapıyı çalarak toplantı salonuna giren yaver seslendi:
Emrettiğiniz yüzbaşı geldi efendim.
-Al içeri.
Nazır Ziya Paşa subaylara bilgi verdi; “Az önce sözünü ettiğim talihsiz olayın faili.”
Yüzbaşı bekletmeden içeri girdi, kaygılı bakışlarla kendisini izleyen subayların arasından hızla ilerleyerek nazırın masası önünde durdu, selam verdi.
Yüzbaşı Faruk, İstanbul. Beni emretmişsiniz.
Uzun boylu, kumral, yakışıklı, biraz bıçkın havalı bir subaydı. Nazır önündeki bir yazıya bakarak yumuşak bir sesle:
-Oğlum” dedi. Dün akşam Beyoğlu’nda İngiliz İnzibat Subayı Teğmen Miller’i, emre rağmen selamlamamışsın. Doğru mu?
Evet efendim, doğru.
Nazır, dürüst subaya babacanca yol gösterdi:
-Herhalde görmediğin için selamlamadın, değil mi çocuğum?
Hayır efendim gördüm.
Nazırın canı sıkıldı:
-Niye selamlamadın öyleyse? Selamlamanız için emir verilmişti.
Rütbesi benden küçük olduğu için selamlamadım paşam. Askerlik töresince, önce onun beni selamlaması gerekmez miydi?
Ziya Paşa derin bir kederle ellerini açtı:
-Askerlik........© Medya Siyaset
