Üç Fidanın Ardından 53 Yıl – Melih Demirel Yazdı
6 Mayıs…
Deniz, Yusuf, Hüseyin…
Bu yazıyı hazırlarken düşündüm, ilk bu isimleri ne zaman duydum diye. Okul kitaplarında yoktu. Devletin “resmi” anlatısında “suçlu” diye işlenmişlerdi. Bir gün bir duvar yazısı fark ettim: “Denizler ölmedi! ” yazıyordu… Sonradan fark edecektim: Bazılarının yaşasa bile ölüden farkı olmadığını ve bazı hayatların dar ağacından sonra bile devam ettiğini…
Lisenin ilk sınıfıydı. Tarih öğretmenim: ” Denizler gibi sevmek lazım memleketi” demişti. Tam Bağımsız Türkiye için “Mustafa Kemal” yürüyüşü başlatan, emperyalizme savaş açmış, ele avuca sığmayan, tarihi savunmasında: ” Biz Anayasaya karşı değiliz, aksine anayasanın koşulsuz uygulanması için direndik, asla pişman değiliz” diyen, Yirmi beşinde dar ağaçlarına yürüyen ve hep yirmi beşinde kalan Denizler gibi…
İşte o gün yoldaşı oldum Deniz”in, Yusuf”un, Hüseyin”in… Şereftir…
6 Mayıs bu topraklarda, toprağa düşen bir tarihtir. Öyle sırdan bir düşüş değil ama… Köke giden, dalları eksik bırakan bir düşüş. “Dar ağacında üç fidan” deyip geçemiyoruz. Çünkü o fidanlar hala gölgemiz, hala dilimizde bir isyan, hala gözlerimizde bir sızı. Bir isim ezberinden öte, vicdan ezberi…........
© Medya Siyaset
