Yaşam tercihler yumağıdır
Tarih, bireylerin ve toplumların tercihleriyle şekillenir. Bazen küçük bir karar büyük sonuçlar doğurabilir.
Bu durum hem bireysel hayatlar hem de ulusal ve küresel siyaset için geçerlidir. Örneğin, SSCB’nin kurucusu Vladimir Lenin, ölmeden önce Josef Stalin hakkında ciddi endişelerini dile getirmişti. Lenin, Stalin’in giderek artan gücünden ve bu gücü kötüye kullanma potansiyelinden duyduğu kaygıları açıkça ifade etmişti. Özellikle Stalin’in genel sekreterlik görevinde aşırı yetki topladığını ve kaba, otoriter davranışlarından rahatsızlık duyduğunu belirtmişti.
Lenin, partinin liderliği için daha uyumlu ve dengeli bir isim olan Lev Troçki’yi önermişti. Ancak uyarıları ölümünden sonra dikkate alınmadı ve Stalin, Sovyetler Birliği’nin yeni lideri olarak iktidarı ele geçirdi.
Eğer Sovyet halkı ve parti içindeki güç odakları Troçki’yi tercih etseydi, bugün dünya tarihinde bambaşka bir senaryo konuşuluyor olabilirdi.
Bu durum, bireysel hayatlar için de geçerlidir. Yıllar önce izlediğim “Sliding Doors” (Sürgülü Kapılar) filmi, tam da bu konuyu işliyordu. Film, başkarakter Helen’in (Gwyneth Paltrow) metroyu kaçırıp kaçırmamasına bağlı olarak iki farklı hayatının nasıl şekillendiğini anlatır:
Birinci senaryo: Helen treni yakalar ve evine döndüğünde erkek arkadaşının onu aldattığını keşfeder. Bu durum, hayatında yeni bir sayfa açmasına neden olur.
ikinci senaryo: Helen treni kaçırır, kendisini aldatan erkek arkadaşı ile ilişkisi devam eder ve hayatı farklı bir yönde ilerler.
Bu film, küçük bir tercihin bile hayatı nasıl kökten değiştirebileceğini gösteriyor. Benzer bir durum, Türkiye’nin yakın siyasi tarihi için de geçerli olabilir.
Türkiye’nin siyasi tarihinde dönüm noktası şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) başkanı seçilmesidir.
Bu seçim, Erdoğan’ın siyasi kariyerinde bir sıçrama tahtası oldu ve daha sonra Adalet ve Kalkınma........
© Medya Günlüğü
