menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sürüden ayrılanı kurt kapmaz

7 1
07.03.2025

Toplum, çoğu zaman uyum içinde hareket eden bir sürü gibidir.

Bireyin farklı olması, kendi yolunu çizmesi, bu düzeni tehdit eden bir unsur gibi algılanır. “Sürüden ayrılanı kurt kapar” mantığı da tam olarak buradan doğar. Farklı olmak, risk almaktır. Ama asıl mesele, risk almak değil, bu farklılığı hazmedemeyen, seni kendisine benzetmek isteyen zihniyetin varlığıdır. Gerici düşünce yapısı, bireyin özgünlüğünü bozgunculuk olarak görür ve onu hizaya getirmek için türlü telkinlerle baskılar. Oysa sürüyle beraber hareket etmek her zaman doğru değildir; sürüden farklı yöntemlerle hareket ederek, bazen en büyük keşifler, en cesur değişimler, sürüden ayrılabilme, farklı düşünebilen ve o cesareti gösterenlerden gelir.

Hayatta bazı insanlar, kendileri gibi olmayanları, kıskandıkları, çekemedikleri ve bu farklı olma cesareti gösterenleri adeta bir film izler gibi takip eder. Onların özgünlüğü, bu cesareti gösteren kişilerin hayatlarına dışarıdan bakar, ancak çoğu zaman kendi hayatlarında bu cesareti gösterme gücünü bulamazlar. Bu, bir tür pasif gözlemcilik halidir; başkalarının özgünlüğünü ve dürüstlüğünü hayranlıkla izlerken, kendileri için aynı özgürlüğü yaratmaya cesaret edemezler.

Bu durum, toplumsal normlara, grup içinde kabul görme ve baskılara duyulan bağlılıktan kaynaklanabilir. İnsanlar, kendilerinin “doğru” olduğunu düşündükleri bir düzene uymak için başkalarını eleştirebilir ya da yargılayabilirler ama aslında en büyük yargı, kendi içlerinde verdikleri kararlardır. Gerçekten özgür olmak, toplumun dayatmalarını aşmak ve kendi benliğini bulma cesareti her zaman bir yolculuktur. Ve evet, bu yolculuk zaman alabilir ama cesaret gösterildiğinde değişim mümkün olur. Belki de yalnızca, yapamadıklarını yapan birini görmek, kendilerine dair susturdukları bir gerçeği yüzlerine vuruyordur. Bu da onları psikolojik olarak mutsuz ediyordur.

Bu yüzden hayatta sadece izleyici olan bir kesim vardır. Kendileri bir şey üretemeyen, cesaret edemeyen, risk almayan bu insanlar, başkalarının hayatlarına dair dedikodu yaparak varlık gösterirler. Onların gözünde, asıl yaşayanlar sahnedeki oyunculardır; kendileri ise sadece figüran… Asla başrol olamayacaklarını düşündükleri için, başkalarının hayatlarını konuşarak kendilerini var etmeye........

© Medya Günlüğü