menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kusursuzluk ve kusurlar

11 3
21.05.2025

İnsan, yaratılışı bakımından kendini bu gezegende en mükemmel varlık olarak görür; ancak gerçekten öyle midir?

Eğer insan kusursuzsa, neden bu kadar kusurlu davranışlar sergiliyor, neden kötü işler yapabiliyor? Bütün dinlerde insanın doğası ve yaratılışı üzerine ortak temel görüş, insanın özel ve değerli olduğudur. Çoğu kutsal metin ve inanç sisteminde insan, belirli bir mükemmellik düzeyinde yaratılmıştır; fakat bu mükemmellik, mutlak bir hatasızlık değil, insanın potansiyeli ve doğuştan sahip olduğu değerli özelliklerin vurgulanmasıdır.

İslam’da insan, Allah’ın en güzel şekilde yarattığı varlık olarak tanımlanır. Kur’an’daki “en mükemmel biçimde” ifadesi, insanın hem beden hem de ruh açısından üstün olduğunu gösterir. Ancak bu üstünlük, insanın hata yapmadığı ya da günahsız olduğu anlamına gelmez. Peki, insan kusurlarını fark edip onları aşmaya çalışarak olgunlaşan bir varlıksa, neden hâlâ hatalar yapar ve kötülüklere yönelebilir?

Hristiyanlıkta insan, Tanrı’nın suretinde yaratılmış kutsal bir varlık olarak kabul edilir, fakat özgür iradesi nedeniyle günah işleme kapasitesine sahiptir. Kusursuzluk, Tanrı’ya yaklaşma çabası ve bağışlanmayla mümkündür. Yahudilikte insan, Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak kutsal görülür; kusursuzluk ise erdemli ve doğru yaşamayı öğrenmekle bağlantılıdır. Budizm’de ise insanın kusursuzluğu, zihinsel ve ruhsal gelişimle Nirvana’ya ulaşma potansiyeline dayanır; doğuştan kusursuz olmamakla birlikte aydınlanmaya erişebilir. Hinduizm’de insan, tanrısal özü taşıyan ve karma ile reenkarnasyon yoluyla kusursuzluğa ulaşmayı hedefleyen bir varlıktır.

Eğer insan ve doğa kusursuzsa, bu tür eksiklikler ve farklılıklar nasıl açıklanabilir? Bu durum, yaratılışın kusursuzluğunu sorgulatabilir gibi görünse de, aslında doğanın ve hayatın çok daha derin bir dengesi ve anlamı olduğunu düşündürür. Kusursuzluk, belki de mutlak bir tamamlanmışlık değil, sürekli bir gelişim, mücadele ve denge hali olarak anlaşılmalıdır. İnsan da bu yolculukta kusurlarıyla, zaaflarıyla var olur ve anlamını bu süreçte bulur.

Doğada her canlının kendine özgü bir işleyişi ve görevi vardır. Bir ağacın dalları, yaprakları ya da kökleri birbirinin aynısı değildir; farklılıkları o........

© Medya Günlüğü