menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yangın vaaaarrrr!

8 1
02.02.2025

Uzun zaman önceydi. Arkadaşlarımızın evine yemeğe davet edilmiştik. Gittik. Kapının tam karşısındaki salonda yemek öncesi sohbet ediyorduk.

Birden “yangııınnn” çığlığı ile kafamızı çevirdik ki ne görelim; giriş kapısının önü dumanla kaplanmış. Yangın diye bağıran da salonun kapısında dikilen minik kız çocuğu.

Dördümüz birden dumana doğru koştuk. Yangın mutfaktaydı. Arka arkaya mutfağa girdik. Ocaktaki tencere yanıyordu ve ocağın üstüne denk gelen dolap da tutuşmuştu. Bu manzarayı hepimiz aynı anda gördük ama hepimiz farklı davranışlar sergiledik.

Mutfağa ilk ulaşan evin hanımı anında ocağın üstündeki tencereyi yakaladığı gibi lavabonun içine taşıdı. Tam musluğu açıyordu ki o anda mutfağa girmiş olan eşim (yani o zamanlar eşim) “sakın açma” çığlığı ile onun elini bastırarak musluğu açmasını son anda engelledi. Üçüncü olarak mutfağa giren ev sahibi bey hemen yerdeki kilimi yanan dolap kapağının üstüne bastırarak kapattı. Ben son olarak girdiğimde yangın kontrol altına alınmıştı bile. Her şey bir anda olup bitti.

Onlar camları açıp yerleri süpürür gibi havalandırarak dumanı azaltmaya çalışırlarken ben geri dönüp olduğu yerde donup kalmış olan çocuğu kucaklayarak salona geçip oturdum. Biraz sonra diğerleri de döndü ve doğal olarak olayı konuşmaya başladık.

Ev sahibesi o gün yemek pişirmek için epeyce mutfakta kalmış ki mutfağı seven biri değildir. Biz gittiğimizde de derin bir tenceredeki bol sıvı yağın içinde patates kızartmaktaymış. Bize kapıyı açıp salona buyur ettikten sonra patatesi falan unutup sohbete daldığı için aşırı kızan onca yağ sonunda tutuşmuş. Sohbetin ne kadar dibine vurduysak artık, ne o ocaktaki yağı hatırlamış ne de biz yanık yağın kokusunu duymuşuz.

Bu noktada hatırlamamız gereken bir beyin gerçeği var. Eğer bir koku sürekliyse veya hafif hafif artarsa beyin bunu fark edemiyor. Bunun illaki yanık kokusu olmasına gerek yok. Bedeni teke gibi kokan insanların kendi kokularını duymamaları gibi, evdeki çöp koksa bile içerdeki fark etmediği halde dışardan gelenin fark etmesi gibi pek çok örneği var bu durumun. Eminim sizin de benzer tanıklığınız vardır. “Yavvv, nasıl olur da bu yoğun kokuyu duymaz, burnu mu köreldi” diye şaştığımız pek çok durumu bizzat yaşamamışsak bile hikayesini dinlemişizdir. Sorun burunda değildir. Burun algıladığını merkeze iletir ama merkez vurdum duymaz olunca burun ne yapsın.

Beyinsel bu sorun sadece kokuya özgü de değildir. Örneğin diyelim ki kitap okuyorsunuzdur, akşam üzeri hava yavaş yavaş kararmıştır, o sırada içeri giren biri “neden karanlıkta okuyorsun?” deyince fark edersiniz karanlığın çöktüğünü. Gözünüz aşamalı geçişe uyum sağlamış ve de beyniniz akşam olduğunu fark edememiştir. Bu başka duyular için de böyledir. “Beyin böyle durumları fark edemez” dediğim şeyin aslı astarı, beynin fark etmemesi yani dikkatsizliği değil, sürekli var olanı yok sayması durumudur. Beyin sadece ani ama şiddetli olan duyuyu algılamak üzere programlıdır. Salak beyin lafını boşuna yakıştırmadım ben…

Son zamanlarda yaşanan büyük yangın katliamlarından sonra benim patates tenceresi hikayem pek önemsiz bir şey gibi görünebilir ama ben gene de anlatmaya devam etmek istiyorum. Hele son katliamın başlatıcısı da patates kızartması olunca…

Bulunduğumuz yer dubleks bir daireydi. Girişin sağında üst katın merdivenleri solunda ise mutfak vardı. Yangın mutfakta çıkmış, üst kattan inen evin kızı tam karşısındaki dumanı görmüştü. Kız küçücüktü ama dumanı görünce “yangın” diye bağırmıştı. Kucağımdaki çok korkmuş çocuğu sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da sordum. Meğerse bir hafta önce kreşte yangın tatbikatı yaptırılmış ve duman gördüklerinde “yangın var” diye bağırmaları öğretilmiş. Bu eğitim belki de çocuk dahil beşimizin hayatını kurtarmıştı. Çünkü refleks olarak bağırmak gayet normal bir davranışsa da sizin de duyduğunuz gibi son yangında sadece alarmların çalmaması değil, bağırarak uyaranın olmayışı da sorundu. Sonuçta konu ne olursa olsun eğitim şart. Reflekslere içgüdülere güvenmekle olmuyor. “Duman gördüğünüzde yangın var diye bağırmanız gerekir” diye herkese tek tek öğretmek gerekiyor. Elbette iyi ki bu çocuğa eğitim verilmiş. Ancak iyi ki tam o sırada merdivenlerden aşağı inmiş. Şans faktörü olmasa…

İşin şansa kaldığını biz de çok geçmeden anlamıştık. Çünkü evde........

© Medya Günlüğü