NASA’nın “roket kızları”
NASA’yı bilirsiniz ama “roket kızları” bildiğinizi sanmam.
1950’lerde NASA’nın roket fırlatma biriminde (Jet Propulsion Lab: JPL) özellikle kızları işe almışlar. “Rocket girls” denmiş bunlara. Astronot olsunlar diye değil, roket fırlatmanın hesaplamalarını yapsınlar diye işe alınmışlar. Dünya Güneş etrafında dönüyor, Ay Dünya etrafında dönüyor, ikisi de kendi etrafında da dönüyor, üstelik bu dönüşlerin de hızları farklı ya, Dünya’dan kalkan bir roketin uzayın derinliklerinde kaybolmayıp Ay’a inebilmesi de yapılacak hesabın kusursuz olmasına bağlı. O nedenle bunu ince ince hesaplayacak kadar sabra ve yeteneğe sahip olanın ancak kadın olabileceği düşünülmüş. Gazetelerde yer alan iş ilanında “computer” aranıyor yazıyormuş. Bizim verdiğimiz isim ile “bilgi-sayar aranıyor.”
O zamanlar daha “computer” filan yok. Biraz gelişkince hesap makinaları var ama mekanik çalışıyor. “Computer” ise hesap yapan demek, özellikle de hesap makinesi ile hesap yapan anlamına geliyor. İşe alınan bu “computer” genç kızlar yapmış ilk uzay uçuşlarının hesaplarını. Hem de mesai sınırı falan bilmeden, şevkle. Sonra ne olmuş derseniz, bu çalışkan mühendis kızlar bilgisayarı geliştirmişler. O nedenle bugün bilgisayar bu kızların adıyla alınıyor. Evet öyleymiş; asıl “computer” kaşifleri işte bu NASA’nın roket kızlarıymış. Oysa biz kimi tanıyoruz, “insanlık için adım atıyorum” diyen astronot Neil Amstrong’u. Hep öyle değil midir zaten, sahnenin önündeki alkışı toplar, perde arkasında emek verenler değil.
Üyesi olduğum bilim dalının bugünkü adı olan “nöroloji” Batı dillerinden kaynaklı. Eskiden ise doğudan alınan adla asabiye diye bilinirmiş. Ben ikisini de benimseyemediğim için “beyin doktoruyum” derim hep. Beyinci olmak biraz sakatatçı olmaya benziyor ama ne yapayım.........
© Medya Günlüğü
