menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mehmet Bey’in ekmek kâbusu

27 0
05.07.2025

Mehmet Bey seksenini geçmişti ama hem dinçti hem de cin gibiydi.

Her sabah erkenden kalkar, kahvaltıyı hazırlar, hep gülen yüzüyle eşinin ve torunlarının gününü aydınlatırdı. Evin alışverişini de o yapardı. Kahvaltısını yaptıktan sonra evden çıkar, uzun uzun yürür, mahallenin en uzak kahvesinde biraz oyuna takılır, ikindiye doğru elinde alışveriş torbalarıyla döner, camın önüne oturup işten dönecek çocuklarını gözlerdi.

O gün Mehmet Bey oturduğu koltuktan kalkıp dışarı çıkmaya niyetlenince eşi nereye gittiğini sordu. “Ekmek almaya” cevabına şaşırarak “Aldın ya” dedi. Bu kez şaşırma sırası ondaydı. “Daha evden çıkmadım ki ekmek alayım” dedi. Karısı mutfağa gidip ekmekleri getirdi. Fırından çıkar çıkmaz alıp geldiği için hâlâ sıcacık olan 2 ekmeği uzatarak “Kim getirdi bunları öyleyse?” diye sordu.

Bu konuşma sağırlar diyaloğuna dönüştü…

Mehmet Bey her günkü gibi sabahtan evden çıkıp gitmişti ve döndüğünde de eşi herhangi bir gariplik fark etmemişti. Oysa şimdi ne gittiğini ne de geldiğini biliyordu. Kızı işten gelince annesi heyecanla durumu anlattı. Şaşkına dönen kızı da kendi bildiği kadarıyla babasının aklını test etti. Aklı başındaydı ama o günün birkaç saatini hiç hatırlamıyordu.

Kızı babasını alıp her zaman gittiği kahveye götürdü. Arkadaşları hâlâ oturuyordu. Mehmet Bey’in o gün de her zamanki gibi geldiğini beraber kâğıt oynadıklarını sonra da her zamanki saatinde oyundan kalkıp gittiğini, durumunda sıra dışı bir şey fark etmediklerini söylediler. Sonra fırına uğradılar. Fırıncı da bir gariplik fark etmemişti.

Mehmet Bey söylenenlere inanamıyordu. “Aklımı mı kaybediyorum” acaba diye düşünüyor ama kendince kontrol edip aklında bir kusur bulamıyordu. Ancak evden çıkıp geri döndüğü zamana ait 3-4 saat hafızasında yoktu. İzi bile yoktu. Yaptığını söyledikleri hiçbir şeyi hatırlamıyor, kahvede oyun oynayanın, ekmekleri alıp eve getirenin kendisi olduğuna inanamıyordu.

Eve dönmeden kızı onu mahallenin dispanserine de götürmüştü. Acilin doktoru muayene etmiş, tansiyonunu ölçmüş, hafıza testi bile yapmış ama hiçbir bozukluk bulamamıştı. Bir de bir nöroloğa gösterin, dediği için konu bana intikal etmişti.

Mehmet Bey’i tanırdım. Gelişen durumu anlatılan haliyle dinleyip, ayrıntılı nörolojik muayenesini de yaptıktan sonra yakınlarına “Yok bir şeyi, hiç merak etmeyin” dedim. Kendisine de olup bitenin ne olduğunu anlattım. “BT, MR falan yapılmayacak mı?” ısrarına dayanmak mümkün olmadığı için MRI........

© Medya Günlüğü