menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Trump’ı çıldırtan “nano başkan”

14 0
04.08.2025

Dmitriy Medvedev’i ilk kez Kremlin’deki bir törende yakından görmüştüm ve sempatik bulmuştum.

18 Eylül 2008 tarihinde, aralarında Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Halil Akıncı’nın da bulunduğu bir grup yabancı elçinin güven mektuplarını vermesi için tören düzenlenmişti.

Medvedev devlet başkanlığı koltuğuna resmen oturalı yaklaşık dört ay olmuştu. Anayasa Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yeniden aday olmasına olanak vermediği için o da St. Petersburg yıllarından tanıdığı yakın arkadaşı Medvedev’i halef ilan etmişti. Hükümette yer almasına karşın kamuoyunda fazla tanınmayan, normal şartlarda yani Putin’in desteği olmadan yüzde 5 bile oy toplaması mucize sayılacak Medvedev seçimde oyların yüzde 70’ini alarak başkanlık koltuğuna oturmuş, Putin ise mecburen başbakanlığa geçmişti. O günlerde TV’de Medvedev’i gören bir Rus arkadaşım, alaycı, küçümseyici, biraz da kendini eleştiren bir üslupla “Biz şimdi buna mı oy verdik” demişti!

Medvedev salona tören saatinden 5-10 dakika önce gelmişti. Gazeteciler de önceden içeri alındığı için gözüm ister istemez ona takıldı. Sakin bir yüz ifadesiyle Kremlin’in görkemli dekorunu ilk defa görüyormuş gibi yakından ve dikkatle incelemeye başladı. Aniden yüzünde alaycı bir gülümsemenin belirdiğini fark ettim. Tabii, o anda kafasından ne geçtiğini bilmem olanaksızdı ama galiba iki ihtimal vardı. Ya rüyasında bile görse inanmayacağı bir göreve getirildiğini düşünüyordu ya da ortamın ciddiyeti ve ağırlığını komik bulmuştu, biraz da kendisiyle dalga geçiyordu. Bence ikinci ihtimal doğruydu.

14 Eylül 1965 tarihinde Putin gibi St. Petersburg’da doğan, onun gibi hukuk fakültesinde okuyan Medvedev’i o zamanlar tanıyanlar çalışkan, kararlı ve sakin bir kişi olduğunu söylüyor.

Black Sabbath, Led Zeppelin, and Deep Purple gibi Batılı gruplara hayran olan, elinden iPhone’u düşmeyen Medvedev’in devlet başkanı olarak ilk konuşmaları Rusya’da liberal bir politikacının iş başına geldiğini işaret ediyordu.

Mesela, “Özgür olmak, özgür olmamaktan daha önemli. Bütün özgürlükleri, bireysel, ekonomik özgürlük ve ifade özgürlüğünü kastediyorum” diyor ve sık sık hukukun üstünlüğüne vurgu yapıyordu.

Türk Büyükelçisi Halil Akıncı (sağda) Medvedev’e güven mektubunu sunuyor

Rusya’nın pek çok alanda, özellikle teknolojide çağın gerisinde kaldığı........

© Medya Günlüğü