menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

2026

7 5
12.12.2025

Yılın son sayısını yayına hazırlarken masamın üzeri her zamanki gibi raporlar, analizler ve notlarla dolu. Gözümün önünde Brand Week Istanbul 2025’in somut çıktıları duruyor: Haliç’in kıyısında 60 bini aşkın ka-katılımcı, 200’ün üzerinde işbirliği, 15 farklı sahnede yüzlerce oturum ve sınırları aşan bir fikir trafiği…

Rakamlar, başarının matematiğini anlatmakta mahirdir. Ancak bir festivali yalnızca istatistiklerle tanımlamak, fotoğrafın ruhunu eksik bırakır. Çünkü bu sayıların toplamından daha büyük, ölçülemez bir gerçekle karşılaştık o üç gün boyunca: Bir arada olmanın iyileştirici gücü.

Belirsizliğin küresel ölçekte normalleştiği, kutuplaşmanın günlük hayatın dokusuna işlediği bir iklimde; on binlerce insanın aynı çatı altında toplanması, birbirinin gözünün içine bakması ve “yeni bir dünya”yı konuşması, sıradan bir etkinlik katılımından çok daha fazlasıydı. O salonlarda hissedilen şey, sektörün sadece iş yapma iştahı değil; hayata, üretime ve birbirine tutunma arzusuydu. Brand Week Istanbul, bu yıl her şeyden önce entelektüel bir direniş ve kolektif bir nefes alma alanı oldu. FMCG’den finansa, teknolojiden kültüre uzanan bu geniş ekosistem, merak duygusunun bizi hâlâ ayakta tutan en güçlü kasımız olduğunu hatırlattı.

Bu vesileyle, bu dev........

© MediaCat