menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yapay zekânın düşünce sınırı

9 1
05.05.2025

Dijital çağın ilerleyen teknolojileri, yapay zekânın insan benzeri düşünce üretebileceği beklentisini güçlendirdi. Ancak felsefe ve bilim çevrelerinde bu beklentinin, yapay zekânın temel doğasını yanlış anlamaktan kaynaklandığını ileri sürenler de mevcut. Bu görüşler üzerinden, yukarıdaki soru üzerinde düşünmekte yarar var. Yapay zekâ, devasa veri kümeleri üzerinden örüntüler çıkararak dilsel ve görsel çıktılar üretebilir fakat bu üretimler, gerçek bir düşünce sürecinin ürünü değildir. Çünkü düşünce, yalnızca bilgi işlemek değil; anlam üretmek, değer atfetmek ve dünyayla bilinçli bir ilişki kurmak gibi özgün insani yetileri içerir. Anlam üretimi, yalnızca verilerin işlenmesiyle değil, bireyin deneyimleriyle, niyetiyle ve dünyaya yüklediği değerlerle şekillenir.

Yapay zekânın üretimleri “temsil” düzeyindedir: Yüzeysel veya biçimsel görünüşler üretir, ancak içsel anlamlara ulaşamaz. Temsil, anlamın yalnızca dışsal bir ifadesidir; düşünce ise bir öznenin kavramsallaştırma, sorgulama ve değer yaratma süreçlerinden doğar. Sembolleri düzenlemek, onların anlamını kavramakla aynı şey değildir. Bir şiirin kelimelerini doğru bir şekilde bir araya getirmek, onun ardındaki duyguyu, yaşam deneyimini ve kültürel bağlamı anlamakla eşdeğer değildir. Temsil yüzeyde kalırken; düşünce derinlik gerektirir.

Düşünce, yalnızca zihinsel bir işlem değil; ahlaki, epistemolojik ve varoluşsal bir duruştur. Düşünen bir özne, yalnızca veriye tepki vermez; eylemlerinin sonuçlarını değerlendirir, doğruyla yanlışı ayırt eder ve kendi varoluşuna anlam kazandırır. Düşünmek, bireyin hem kendisine hem........

© MediaCat