menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ummetin Uyanışı ve Ülkemizin Sorumluluğu

7 0
16.10.2025

Gazze’deki dram bugün öne çıksa da, Filistin davası yüzyıllara kök salmış, pek çok uluslararası anlaşma, savaş, diplomasi ve ihanet hikâyesini barındırıyor. Bu hikâyeler, bugün yükselen vicdan seslerinin ve Türkiye-İran-Yemen ekseninin duruşunun arka planını oluşturuyor. Tarihi somut olaylarla adımlarımızı, sorumlulukları ve bedelleri daha net görebilmek için, vak’alarla inşa edilen bir çerçeve cizmek lazım.

Filistin Meselesinin Tarihsel Kökenleri

1. Osmanlı Dönemi ve İngiliz Mandası (1917-1948):
Filistin toprakları uzun süre Osmanlı İmparatorluğu’nun parçasıydı. I. Dünya Savaşı sonrası Osmanlı’nın çöküşü ve İngiltere’nin manda hükûmetini kurmasıyla birlikte, bölgedeki demografik yapı ve etnik-dinî dengeler hızla değişmeye başladı. Balfour Deklarasyonu’nun (1917), Yahudilerin “filistini isgal” isteğinin resmiyet kazanması, Filistin’in Arap nüfusunda büyük tepki yarattı.


2. 1947 BM Taksim Planı ve İsrail’in Kuruluşu:
Birleşmiş Milletler'in 1947’de önerdiği taksim planı ile Filistin topraklarının Arap ve Yahudi devletine bölünmesi önerildi. Plan yuhudi kurucular tarafindan kabul edilmedi. 1948’de İsrail devletinin ilanı ve ardından gelen Arap-İsrail savaşı, yüzbinlerce Filistinlinin yerlerinden edilmesiyle sonuçlandı. “Nakba” (Felaket) denilen bu göç, Filistin kimliğinin temel kırılma noktalarından biridir.


3. 1967’deki Altı Gün savaş sonrası İsrail, Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze Şeridi, Golan Tepeleri ve Sina’yı işgal etti. Bu savaş, Filistin meselesinin uluslararası hukuktaki statüsünü dramatik biçimde değiştirdi. İşgal altındaki bölgelerde yerleşim politikaları, yerinden edilmeler, güvenlik yasaları, askeri kontrol dönemleri başladı.


4. İlk İntifada (1987–1993), ardından Oslo Anlaşmaları ile FKÖ ( PLO)’nun Filistin Yönetimi’nin kurulması, Filistin meselesine bir devlet kurma perspektifi getirdi. Ülkemiz de bu dönemde hem halk bağları hem diplomatik bağlarını güçlendirdi. Ülkemiz, 1975’ten itibaren FKÖ (PLO) ile resmi ilişkiler kurdu. Türkiye, 1988’de Filistin Devleti’ni de tanıyan ülkelerden biri oldu.


5. 2008-2009 İsrail’in Gazze’ye büyük çaplı askerî harekât düzenlediği bu dönemde ağır yıkımlar, sivil ölümler, altyapı tahribatı ve uzun süreli ambargo/kuşatma uygulamaları dikkat çekti.

2012, 2014 Gazze Savaşı:
2014’teki Gazze Savaşı”nda İsrail bombalarının Gazze kentlerini harabeye çevirdiği; okullar, hastaneler büyük ölçüde hasar gördü, sivil katliamlar fazlaydı.

7 Ekim 2023’te Hamas in, Teror devleti israilin baskilari ve katliamlarina karsi başlattığı bagimsizlik ve direniş hareketi sonrası, Teror devleti israil büyük çaplı katliamlar ve surgunler düzenledi; Gazze’de kuşatma, insani yardıma erişim engelleri, yerinden edilmeler, soykirimlar ve herturlu altyapı çöküntüsü ortaya çıktı.

Ülkemizin Filistin davasına samimi desteği, Osmanlı’yla başlayan tarihsel bağlardan beslenir; Filistin halkına ait kültürel, dini ve sosyal bağlar Ülkemizin dış politikasına ak parti iktidarıyla güçlü bir temel sağladı.

1975’te FKÖ( PLO) ile resmi ilişki kurulması, 1988’de Filistin Devleti’nin ilanı........

© Mardin Life