Dilin Gücü
İnsanın dilinden çıkan sözlerin, hem kendisine hem başkalarına ne kadar kar veya zarar verebileceğini düşündünüz mü hiç?
Yanlış söz, kırıcı ifadeler, yalan, iftira ya da ölçüsüz konuşmalar; insanın dostlarını kaybetmesine, itibarını yitirmesine ve hatta felakete sürüklenmesine sebep olabilir. Bu nedenle, susmak ya da düşünerek konuşmak her zaman hikmetli bir davranış sayılmıştır.
Bir açıdan "İnsanın en büyük düşmanı dudakları arasındadır." denilse yeridir.
Dudaklar Arasındaki Düşman: Dilin İhaneti Üzerine Bir Yolculuğa var mısınız?
İnsanoğlu nice dağlar aşmış, nice denizleri geçmiş, nice düşmanları mağlup etmiştir. Yine de çoğu zaman, kendi bedeninin küçük bir köşesinde gizlenen bir düşmana yenilmiştir: dil.
Özlü bir ifadeyle, "İnsanın en büyük düşmanı dudakları arasındadır."
Dudaklar, sözün kapısıdır. O kapı aralandığında, ya bir bahar meltemi gibi serinleten hikmetler çıkar ya da bir kıyamet ateşi gibi yakıcı felaketler fışkırır. Dil, bir çift dudak arasında saklı duran ama etkisi sonsuz mesafelere ulaşabilen bir silahtır. Hem dostluklar kurar, hem de imparatorlukları yıkar. Bazen bir kelime, yılların emeğini bir anda yerle bir eder; bazen bir cümle, kapanmaz yaralar açar. Dilin ihaneti, kılıçların ihanetinden daha sinsi ve daha kalıcıdır.
İnsanın en gizli arzularını, kendi kuyusunu kazdıran, korkularını ve zaaflarını ortaya çıkaran da dil değil midir?
Nice zaman, bir öfke anında sarf edilen bir kelime, onarılamaz ayrılıklara, pişmanlıklarla dolu bir ömre sebep olmuştur. Yalanlar, iftiralar, dedikodular... Hepsi dudaklar arasındaki “düşmanın sessizce” işlediği kansız ve sinsi cinayetlerdir.
Ancak dil yalnızca bir düşman değildir; aynı zamanda bir nimettir. O, doğru kullanıldığında bir ilim kandilidir, bir hikmet........
© Mardin Life
