Türkiye’de çirkinleşen ve ideolojisiz siyaset-1
Türkiye’de çirkinleşen ve ideolojisiz siyaset-1
Değerli okurlarım, Türkiye’de siyasetin en çok eleştirilen yönlerinden biri, ilkesiz ve ideolojisiz bir zeminde yürütülmesidir. Siyasal aktörler çoğu zaman belirli bir dünya görüşüne, uzun vadeli bir vizyona veya köklü bir ideolojiye dayanmadan, yalnızca günü kurtarmaya ve oy toplamaya yönelik hamleler yapmaktadır. Bu durum, siyaseti hem çirkinleştirmekte hem de toplumda güven erozyonuna yol açmaktadır.
Çirkin siyaset, toplumsal sorunları çözmek yerine rakibi karalamaya, iftiraya, kutuplaştırmaya ve ötekileştirmeye dayalı bir üslubu beraberinde getirir. Siyaset kurumu, bir çözüm üretme mekanizması olmaktan çıkar, adeta bir “kavga arenası” haline gelir. Halkın beklentileri, ekonomik sıkıntılar, adalet arayışı ya da eğitim sorunları geri plana atılır; ön plana ise koltuk hesapları ve çıkar ilişkileri çıkar.
İdeolojisiz siyaset ise daha derin bir sorunu işaret eder. Geçmişte Türkiye’de sağ – sol, muhafazakâr, liberal, sosyal demokrat ve milliyetçi çizgiler belirgin iken; bugün birçok parti ve siyasetçi, bu kimliklerden uzaklaşmış, salt pragmatizmle hareket etmeye başlamıştır. Bu durum, siyaseti “ilkesiz çıkar ortaklıkları” seviyesine indirmekte, halkın beklentilerini değil, aktörlerin kısa vadeli menfaatlerini öne çıkarmaktadır.
Türk siyasetinde 30- 40 yıllık geriye gittiğimizde kimi siyasetçilerin nasıl parti değiştirdiklerini makam ve mevki peşinde nasıl koştuklarını ve ona göre siyaset yaptıklarını büyük hayretler içerisinde izliyoruz.
Mesele, 2000 yılından önceydi Demokrat Parti’den milletvekili olarak TBMM’ye girmiş. Zamanında Yassıada’da yargılanmış bir babanın........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon