Sakın Kalp Kırmayın
Toplumlar değişiyor, şehirler büyüyor, insanlar kalabalıklaşıyor; fakat bütün bu yoğunluğun içinde insanlara sessiz bir emanet var: Kalp…
Bir insanın gönlü incindiğinde ses çıkmaz, gürültü kopmaz, deprem olmaz. Ama o ince sızı göğe yükselir, duanın ulaşacağı en yüksek makamla buluşur. İmâm-ı Rabbânîkuddisesirruh’un asırlar önce yaptığı uyarı, bugün de sanki dün söylenmiş kadar taze:
“Beni ne arzım ne semâm kuşatır; beni ancak mümin kulumun kalbi kuşatır.”
(Hadîs-i kudsî – Mektûbât, c.1, m.70)
Kalbin bu denli kıymetli olduğu bir dünyada, onu kırmanın ağırlığını nasıl taşır insan?
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri, kalp kırmayı “küfürden sonra en ağır günah” olarak nitelendirirken aslında şunu hatırlatır: Kalp, Mevlâ’nın en yakın tecelli kapısıdır.
İnsan incindiğinde sadece ruhu değil, duaya yatkınlığı, gönül açıklığı, iyiliğe meyli de zarar görür.
Kur’ân-ı Kerîm, kalbe verilen değeri şöyle bildirir:
“O gün ne mal fayda verir ne de evlat; ancak Allah’a selim bir kalple gelenler müstesna.” (Şuarâ, 88–89)
Selim kalp…Yani kırmamış, kırılınca da onarmış, incitmemiş, incinse bile affetmiş bir kalp…
Toplumun hızla dijitalleştiği bu çağda insanlar “söz ”ün gücünü, “bakışın tesirini, “gönül ”ün kırılganlığını unutur hâle geldi. Oysa Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, gönül incitmenin tehlikesine dikkat çeken şu uyarıyı yapar:
“Ey Kâbe, sen Allah’ın evisin senmübareksin fakat bir........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein