EVLİLİK BİRLİĞİNİN GETİRDİĞİ HAKLAR VE YÜKÜMLÜLÜKLER
1. GENEL AÇIKLAMALAR
Evlilik, hukuken kabul edilen bir resmi birliktelik şeklidir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda evlilik kavramı kullanıldığı gibi evlenme kavramına da yer verilmektedir. Bir diğer tanımlamaya göre evlilik, farklı cinsiyette olan iki kişinin birlikteliklerini ve birlikte sürdürmek istedikleri yaşantılarını resmiyete kavuşturmalarıdır. Evlilik evlendirme memuru önünde ve iki tanık huzurunda resmi şekilde yapılmakta ve varlığı hukuken tanınmaktadır. Türk Medeni Kanunu madde 185 uyarınca da evlenmeyle eşler arasında evlilik birliğinin kurulmuş olduğu ifade edilmektedir.
Hukuk sistemimiz evlilik birliğine özel anlam ve önem atfetmektedir. Bu sebeple 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabının Aile Hukuku’na özgülendiği görülmektedir. Aile Hukuku kitabında yalnızca evlilik müessesesine değil öncesinde evlenme vaadiyle yapılan nişanlanmaya ve evlilik sonrasında karşılaşılan boşanma davalarına, mal rejimlerine ve diğer konulara yer verilmektedir.
Evlilik birliği, eşler arasındaki birlikteliğe resmi bir statü tanırken aynı zamanda eşlere bir takım haklar sunmakta ve eşleri bir takım yükümlülüklere tabi tutmaktadır. Evlilik birliği devam ederken birliğin korunması amacıyla gereken önlemlerin alınmasının istenmesi de mümkündür.
2. HAKLAR VE YÜKÜMLÜLÜKLER
2.1. Birliğin Mutluluğunu Sağlama Yükümlülüğü
Evlilik birliği yalnızca eşleri değil çocukları da yakından ilgilendirmektedir. Evlilik birliğinin kurulmasından, birbirinden farklı bu iki kişinin aile kurmaları ve dünyaya gelen çocukların bu aileye dahil olmaları amaçlanmaktadır. Birliğin sağlıklı temeller üzerine kurulması ve bir arada aile saadetinin yaşanması umut edilmektedir. Bu yüzden de eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamakla ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlü tutulmaktadır. Görüldüğü üzere evlilik birliği evlilikten sonra da mücadeleyi ve çabayı gerektirmektedir. Kanun koyucu tarafından evlilik müessesesine bir birlik ve çatı olarak bakılmakta ve bu çatıda bulunan tüm hane halkının mutluluğunun esas alınması istenmektedir. Bu sebeple eşler evlilik birliğinin gerektirdiği tüm dikkat ve özeni göstererek evli kalınan süreçte yaşanan sorunları birlikte çözme ve aile saadetini sağlama yükümlülüğü altında bulunmaktadır.
2.2. Çocuklara Özen Gösterme Yükümlülüğü
Çocukların bakımları, eğitimleri, korunup kollanmaları ve gözetilmeleri eşlerin bir diğer yükümlülükleri arasındadır. Bu yükümlülük ana baba olmaktan kaynaklanmakta ve aynı zamanda toplumsal sorumluluğa da hizmet etmektedir. Zira ana baba tarafından yetiştirilen bir çocuğun topluma karıştığında hayatla mücadele edebilmesi için toplumsal yaşama hazırlanması gereklidir. Yetiştirilen çocukların aynı zamanda sağlam karakterde, duyarlı, topluma faydalı, zararsız kişilikte ve iyi bir birey olması adına gerekli özverinin sarf edilmesi önem arz etmektedir. İnsan olmanın gereği ve erdemi de tüm bu sorumluluklara işaret etmektedir.
2.3. Birlikte Yaşama Yükümlülüğü
Kural olarak evlilik birliğinin kurulmasıyla eşlerin birlikte yaşama zorunlulukları doğmaktadır. Ancak bu kuralın istisnaları vardır. Örneğin eşlerden birinin tayininin çıkması sonucunda tayin yerine tek başına gitmesi, diğer eşin birkaç ay sonra gidecek olması, tayini çıkan eşin şark görevi sebebiyle geçici süre kalacağı şehre eşini hiçbir zaman götürmemesi ve diğer eşin çocuklarla birlikte aynı evde yaşamaya devam etmesi, eşin askeri personel olması ve savaş veya benzeri askeri harekatlar nedeniyle birkaç hafta veya aylığına göreve gitmesi, örneğin eşin Suriye’deki savaş sırasında çıkartmalara katılması, eşin zorunlu askerlik sebebiyle evinden ayrı kalması, eşlerden birinin hastalığı sebebiyle tedavi için diğer eşten ayrı olarak başka şehirde veya ülkede bulunması, eşlerden birinin kurs veya mesleki eğitimler sebebiyle evinden bir müddet ayrı kalması, çocuklardan birinin üniversiteyi kazanması sebebiyle bir eşin çocukla birlikte başka şehre gitmesi ve diğer eşin diğer çocuklarla kalması gibi hallerde birlikte yaşama zorunluluğu yoktur. Bu ve benzeri nitelikte haklı nedenlere dayalı ayrılıklar dışında kalan durumlarda boşanma sebeplerinden en az birinin gerçekleşmesi halinde ayrılık davası açılması mümkündür. Hatta açılan boşanma davasında mahkemece talepten azına karar verilmesi suretiyle ayrılığa hükmolunmasına engel yoktur. Tüm bu hallerde ayrılık kararının kesinleşmesinden itibaren kararda yazılı süre müddetince eşlerin birlikte yaşama zorunlulukları bulunmamaktadır. Yine gerek boşanma gerekse ayrılık davasının açıldığı durumlarda davanın açılmasıyla eşler arasında ayrı yaşama hakkı doğmaktadır. Zira dava açıldıktan sonra eşler arasına hukuken husumet girmekte ve her iki eş boşanma veya ayrılık davasının tarafları olmaktadır. Bu konuda dava yokken dahi eşlerin vücut bütünlüklerinin, kişilik haklarının ve ekonomik geleceklerinin tehlikede olduğu durumlarda eşler ayrı yaşama hakkına sahiptir. Örneğin eşlerden birinin sürekli içip içip diğer eşi dövdüğü bir olayda, dövülen bu eşin aynı ortamda kalmaya devam etmesi kendisinden beklenemeyecektir. Benzer şekilde eşlerden birinin kumar oynaması veya başkaca sorumsuz davranışları sebebiyle borçlanması durumunda eve haciz gelmesi tehlikesi altında kalan eşin, kumar oynayan veya sorumluluklarını yerine getirmeyen eşle aynı evde yaşamaya zorlanması mümkün değildir.
2.4. Birbirlerine Sadık Kalma ve Yardımcı Olma Yükümlülüğü
Sayılan istisnai haller dışında kural olarak birlikte yaşama yükümlülüğünde olan eşler aynı zamanda birbirlerine........
© Manisa Meydan Gazetesi
