Fikri Egemenliği Kaybetmenin Bedeli
Modern dünyanın en büyük yanılsamalarından biri, sınırsız bilgiye erişim imkânının bizleri daha özgür düşünen bireyler yaptığı zannıdır. Oysa zihinlerimize kurulan görünmez bir altyapı, hangi bilgiyi nasıl işleyeceğimizi, neye nasıl tepki vereceğimizi ve hatta neyi arzulayacağımızı önceden belirlemektedir. Düşüncelerimiz, duygularımız ve tepkilerimiz, bize ait olmaktan çok, küresel bir pazar için üretilmiş, paketlenmiş ve ithal edilmiş gibidir. Bu kiralık bilinç durumu, hayatımızın en kritik iki alanında kendini acı bir şekilde göstermektedir: toplumsal hedeflerimizi şekillendiren eğitim anlayışımızda ve küresel adaletsizlikler karşısındaki duruşumuzda. Her iki alandaki başarısızlığımız, aynı kökten, yani kendimize ait bir dünya görüşü inşa edememiş olmaktan beslenmektedir.
İlerlemenin, başarının ve hatta iyiliğin ölçütleri artık yerli ve milli bir tefekkürün ürünü değil, dışarıdan dayatılan evrensel şablonların birer kopyasıdır. Eğitim sistemimiz, karakterli, kültürlü ve ahlaklı nesiller yetiştirme ana gayesinden saparak, küresel ekonomiye “rekabetçi bireyler” kazandırma yarışına indirgenmiştir. Batı’nın tanımladığı “21. yüzyıl becerileri” gibi büyülü kavramlar, kendi kültürel ve tarihsel gerçekliğimize uyup uymadığı sorgulanmaksızın birer kurtuluş reçetesi olarak sunulmaktadır. Bu sistemin en büyük başarısı, kendi toplumuna ve değerlerine yabancılaşmış, ancak küresel sistemle sorunsuz bir şekilde entegre olabilen zihinler üretmesidir. Bu, temeli ve mimarisi tamamen yabancı bir yapıya, sonradan birkaç geleneksel motif ekleyerek onu “bizim”........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein