Hak’tan Sapmak, Zulme Saplanmaktır!
Hak; Allah’ın isimlerindendir. Çoğulu; hukuk olup, kişilerin insan olarak korunması gereken menfaatlerini ifade eden bir kavramdır. Kur’an-ı Kerimde Hak; İslâm, adalet, mal, mülk, vâcip, sadık, lâyık, hisse, yakîn, sâbit, hüküm ve kaza olunmuş iş gibi çeşitli anlamlarda kullanılmaktadır. Hak kavramının ana özelliği “kesinlik ve gereklilik ifade etmesidir. Yani doğruluğu kesin olan “korunması ve gözetilmesi, sahibine ödenmesi gereken her türlü maddi ve manevi menfaatler olarak ifade edilir.
Hakkın zıddı batıldır. Bu bağlamda hak doğru yolu (sırat-ı müstakimi) batıl ise eğri ve yanlış yolları içine almaktadır. Hukukun üstünlüğü eşitlik, ahlak ve adalet ilkelerinin hayata geçirilmesi ile sağlanabilir. Adalet tecelli edince, Hukuk üstün olur. Hukukun üstün olunca batıl yok olur. “De ki: Hak geldi batıl yok olup gitti. Şüphesiz ki batıl yok olmaya mahkûmdur” (İsra,81)
Hak batıl mücadelesinde zaman zaman batıla inananların hakka inananlar karşısında üstünlüğe sahip oldukları görülse de bunun sebebi batılın özü itibarıyla hakka üstün olmasından değil, hakka inandıklarını söyleyenlerin inançlarının gereğini yerine getirmemelerinden kaynaklanmaktadır. “İşte bu (ceza) sizin dünyada kendi ellerinizle işlediğiniz (zulüm ve haksızlığın) (ahiretteki) karşılığıdır. Yoksa Allah kullarına asla haksızlık etmez!” (Enfa,51) “Bilakis biz gerçek bir yaratışla hakkı bâtılın tepesine indiririz de, hak onun beynini darmadağın eder, bir de görürsün ki bâtıl can çekişerek yok olup gitmiştir.” (Enbiya,18) (Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.) (Al-i İmran 139)
Batıl, yalan, boş, gerçekliği ve temeli bulunmayan demektir. Batıl aynı zamanda bir şeyi ait olamayan yere koyma, küfür, şirk, din, ahlak ve hukuk kurallarını askıya almak, Allah’ın hükümlerini çiğnemek başkasını zarara uğratmak, rızası alınmadan birinin mülkü üzerinde tasarrufta bulunmak, zorbalık yapmak, özellikle de gücü ve otoriteyi ellerinde bulunduranlar tarafından hakkı olana hakkını vermemek ve hakkı olanın zorla hakkını elinden almak gibi hukuk dışı davranışları ifade etmektedir. İslâm nazarında insani ilişkilerde haksız yere bir kimsenin şahsına veya mal varlığına zarar veren fiiller ve haksız kazançlar hem batıl hem de zulüm olarak değerlendirilmektedir.
İslâm’da hak yemek şüphesiz haramdır. Nitekim bir hadis-i şerif buna şöyle işaret eder: ’’Vallahi sizden biriniz haksız olarak bir şey alırsa, kıyamet gününde o şeyi yüklenmiş olduğu halde Allah’ın huzuruna çıkar.’’ ’’Muhakkak ki, Allah zalime mühlet verir. Bir kere de onu yakaladı mı, kaçmasına meydan vermez.’’ (Hadis) “Zâlim bir belde ve halkını Rabbin işte böyle yakalar. Bu ise acıklı ve şiddetli bir azaptır’’ (Hud, 102)
İslam’ın Hak anlayışı; hukukun üstünlüğünü esas alan, hiçbir şarta bağlı olmaksızın her zaman doğru olan Hak merkezli Hak anlayışıdır. İslam inancına göre dini dili ırkı rengi ne olursa olsun bütün insanlar Allah nazarında eşit olarak doğarlar. Buna göre herkes yaşama, ırz ve namusunu koruma, inanma ve inandığı gibi yaşama, düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip olma, meşru yollardan mülk edinme, hizmetinin ve emeğinin karşılığını alma, adaletin gereği olan ve karşılıklı antlaşmalardan doğan haklarını elde etme haklarına sahiptir. Bireylere bu hakların tanınmadığı bir........
© Maarifin Sesi
visit website