Aile Yapımız Çökerse, Millet Olarak Çökeriz!
Aile küçük bir toplum olduğu gibi, toplumda büyük bir ailedir. Aile, bir toplumun en güçlü nüvesidir. Cinselliğin aile dışına taşınarak özgürce yaşandığı, çarpık ve ahlaksız ilişkilerin sahnelendiği, evliliklerin yerini nikâhsız birlikteliklere bıraktığı, Ahlaki ve dini değerlerin yıkım sürecine girdiği, annelik olgusunun küçümsendiği şu günlerde aile kurumunun toplumsal işlevini yitirmesiyle birlikte geleceğine yönelik kaygılar da artmaya başlamıştır.
Aile, tarih boyunca bizi ayakta tutan, bizi birbirimize bağlayan en sağlam dayanaktır. İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdemden günümüze kadar, hem nesillerin devamını sağlayan, hem de bireyleri kötülüklere karşı koruyan bir kalkandır; İçinde sevgi ve saygının, edep ve hayanın, kültür ve inancın, istişare ve dayanışmanın, ulvi hikayelerin yaşandığı ve yaşatıldığı kadim bir mekteptir. Bu yönüyle aile; bireylerin yetişmesinde, yetiştirilmesinde, barış ve huzurun sağlanmasında, adaletin tesisinde, medeniyetlerin yeşermesinde eşsiz bir konuma sahiptir.
Aile, Yüce Allah tarafından insanların huzurlu bir yaşam sürmeleri oluşturulan müstesna bir kurumdur. Nitekim, Kur’an-ı Kerimde; “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.” (Rûm, ayet 30) “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.” (Furkan, ayet 74) Bir milletin ayakta kalabilmesi ve ilelebet hayatiyetini sürdürebilmesi için aile kurumunun gerekliliğine vurgu yapılmıştır.
Millet olarak bizi asırlarca ayakta kalışımızı sağlayan, aile yapımız, son zamanlarda şahit olduğumuz menfur olayların zuhur etmesiyle en badireli dönemlerinden birini yaşamaktadır. Tıpkı cahiliye döneminde olduğu gibi kadınlarımız, kızlarımız canice öldürülmektedir. Sözde ev içi şiddeti, cinayeti, tacizi, tecavüzü önleme amacıyla dayatılan, çocuklarımızı cinsiyet değişikliğine zorlayan, cinsel sapıklığı ve sapkınlığı normalleştiren AB uyum yasalarının hayata geçirilmesi sonucunda toplum yapımız ve aile hayatımız çökme yönünde hızla yol almaya başlamıştır.
TV kanallarında, sosyal iletişim ağlarında yayımlanan birbirinin kopyası mahiyetinde; batı kaynaklı, dini ve ahlaki değerlerimize ters düşen, aile bağlarını, arkadaşlık ilişkilerini koparan, toplumsal dayanışma ruhunu zedeleyen, sevgi, saygı, vefa, merhamet sadakat gibi güzel hasletleri yok eden; hırs, öfke, kin, nefret, intikam ihanet, şiddet ve şehvet gibi süfli duyguları harekete geçiren, cinselliği öne çıkaran, çarpık ve ensest ilişkileri, nikâhsız birliktelikleri makul gösteren diziler, ahlaksızlığı yaymak için açılan internet siteleri, sözde aile içi çatışmaları önleme, boşanmaları, aile içi anlaşmazlıkları çözme amacıyla sunulan TV programları, magazin haberleri, Ahlâksızlığın ön plana çıkarıldığı yaşam tarzları ile toplumu adeta bir değişim ve dönüşüme ile karşı karşıya getirmiştir.
Böylesine toplum........
© Maarifin Sesi
visit website