Rahmeti Rahmana Kavuştu Mehmet Nuri Karaman
Bugün 25 Eylül 2024 Çarşamba , öğlen vaktinde Elazığ’dan Hasan Belhan , Nedim İlci beyi aramıştı :“ Haberiniz oldu mu Mehmet Nuri Kahraman’ın vefat etmiş? “ diye söyleyince Nedim bey de haberim olmadı. Benden sordu. Benim de haberim yoktu.
Kısa bir müddet geçmemişti ki, kara haber tez yayılır fevhasınca dostlardan peş peşe beni arayan arayana Mehmet Nuri Karaman ‘nın rahmete kavuştuğunu üzülerek haber veriyorlardı. Bu haberler beni daha da çok üzdü. Eylül ayı hicran ayına döndü. O dönülmez yolculuğa çıkan çıkana. Yaprak dökümü başlamıştı.
Daha dün Resuli Küçük’ü; Ankara’nın Çubuk ilçesi, Kutlu Ören köyüne defnetmiştik. Mezarlıkta çiseleyen yağmur bizi baştan tırnağa ıslatmıştı. Daha fazla ıslanmadan selameti köydeki camii de bulmuştuk Hayrettin Dilekcan ile. Yağan yağmur bir rahmetti. Onun dostları bu rahmetle ayrılmamıştı kabri başından. Onun mezara defni gerçekleşene kadar yağmur yağmıştı çisil çisil ara vermeden. Köyün tümü katılmıştı onun defin merasimine Resuli’yi hayırla rahmetle yad ettik ta Ankara’ya dönene kadar . O, yıllarını Sıddık Tunçtan , Mücahit Yanılmaz ile Ercan Aksu gibi vermişti bu Milli Görüş davasına. Resuli’nin ruhu şad olsun. Mekanı cennet olsun.
Bugün de benim çok sevdiğim ve Şeyh i Duhan olarak kabul ettiğim Mehmet Nuri Karaman’ı da öte aleme yolcu ettik ikindi namazından sonra . O’nu da Ankara’nın şehri tebessümü olan Pursak’ lardaki eski köy mezarlığına . Camii dostlarıyla dolu idi. Camii de gözüme ilk çarpanlardan bazıları : Prof. Dr. Ahmet Rumeli, Nazım Karaman, Nedim İlci, Nevzat Pakdil, Ersönmez Yarbay, Ömer Faruk Öz, Eyüp Fatsa, Mehmet Ali Bulut, Fikret Karapekmez, Sadık Yamaç, Sadık Soylu, Ahmet Eroğlu, Prof. Dr. Ali Şafak, Yakup Kaldırım, Osman Şahin, Ali Şahin, Ebubekir Memiş, Reşat Çiftçi ve Hamdi Büyüktaş idi. Daha isimini yazamadığım onlarca dava arkadaşı ve dostu gelmişti onu damat olarak düğün gecesine uğurlamaya.
Anadolu’da: “ Her evden bir gelin çıkmaz ama; her evden bir cenaze çıkar ! “ ne kadar doğru değil mi? . Ne kadar doğru bir tespit. İşte bugün bunu yaşıyoruz. İnsanların ders alması gerekipte asla ders almadığı acı bir gerçek: Ölüm! Bu acı gerçek günü gelince her insanı alt edecek. Fakat ders alan nerde? Bizlerde bu yolculuğa çıkmak için pasaport iznimizi bekliyoruz şimdilerde . İzin çıkar çıkmaz bizlerde bir namazlık saltanatımızı o musaalla taşında yaşayacağız. Ne mutlu ki bizleri tam inanmış dört adam salsın o cennetin ilk kapısı mezara. Mezar; müminlere cennet bahçelerinden bir bahçe ve mücrimlere de cehennem çukurlarından bir çukurdur. Bizim ümidimiz........
© Maarifin Sesi
visit website