menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Meclisteki Gazetecilerden En Şık Giyinen ve Çelebi Ruhlusu Hüdayi Bayık da Hakka Yürüdü

11 15
02.04.2025

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde öğrenciyken okuduğum gazetelerden onu biliyordum. Yeni İstanbul Gazetesinden tandık biri idi benim için. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Umumi Türk Tarihi ve Yeniçağ Tarih Bölümlerinden hocalarım Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu ila Prof. Dr. Şahabettin Tekindağ ve Selçuklular Tarihini Anadolu’da insanlara sevdiren ulu çınar, Osman Turan hocayla da arası iyi idi Hüdayi Bayık’ın. Onunla Tarih şuuru ve manevi gönül bağlarımız; 1991 yılı Milletvekili Genel Seçimlerinde; Urfa Belediye Başkanlığından Milletvekili olarak Meclise gelişimiz bizi ayrılmaz iki dost yapmıştı. Onun Kıbrıs Fatihi Erbakan hocaya olan muhabbetti de bu dostluğumuzu daha da perçinledi. Gövdesine uygun, içi akıl küpü bir beyin ve berrak zihin taşıyan bir baş. Haberlere açık iki koca kulak! Balkanlar kadar geniş bir alın, gür kaşlarının altında atiden / istikbale umut taşıyan parıl parıl gözleri vardı. Yanakları derelerle çevrili iki tepeye benzerdi. Kemerli burnu ve biçimli ağzı onu daha sempatik yapıyordu . Konuşurken insan haz alırdı onun konuşmasından. O, vefalı bir dost, muarızlarına bile hoşgörü ve sevgi ile yaklaşan, güvenilir bir arkadaş; müşfik bir aile babası idi. Meclisin kulislerine gelişi hemen fark edilirdi. Onun gelişi kulislere bir zerafet abidesinin gelişini muştulardı. “Ne var, ne yok Reis bugün siyasi ahvalden ?“ bir deyişi vardı ki, sorma gitsin!

Onun o zarif sesi hala kulaklarımda ve o şık giyimi gözlerimin önündedir . Onun Çelebiliği; yetiştiği Piyalepaşa Camii çevresinden mi, yoksa Balkanlardaki atalarından gelen genetik yapısından mıdır? Bunu da bilemiyordum! Benim tanıdığım Meclis Muhabirleri arasında en şık giyineni ve Çelebi ruhlusu Hüdayi Bayık idi. Beni; Erbakan Hoca, Büyük Doğu ve Diriliş ekolundan gelişim onun nezdinde daha da değerli kılıyordu. Çok severdi beni, ben de onu sever ve sayardım müşterek dostlarımızın çokluğunun bunda payı vardı. Hüdayi Bayık’ın boşluğu dost ve arkadaşları tarafından çok aranacaktır.

Hüdayi Bayık ; TRT Genel Müdürlüğü çatısı altında çok değerli insanlarla çalışmıştı. Bunlardan hatırladıklarım: Yavuz Bülent Bakiler, Ahmet Bayazıt, D. Mehmet Doğan, Muhsin Mete, Mehmet Nuri Şahin, Necmettin Turinay, Talu Evirgen, Nurettin Şafak, Mustafa Karakaya, Ali Uğur, Bekir Sıddık Soysal, Recep Vidin, Mehmet Soyak, Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, Bahriye Çevik, Tuncay Öztürk, Oktay Çağlar , Ceyhan Baydur ve Savaş Kıratlı gibi isimler kaldı aklımda. O, TRT Araştırma Uzmanı ödülü ve Ankara Gazeteciler Cemiyeti Yılın Gazetecisi Ödüllerini alan iyi bir gazeteci idi. Hüdayi Bayık; Kıbrıs Barış Harekatında esir düşen on gazeteciden biri idi. Hüdayi Bayık gazeteciliği çok seviyordu. Çalıştığı her gazeteyi ve çıkardığı her dergiyi evlatları gibi severdi. Gazetecilik bir tetikçilik mesleği değil onun gözünde hizmet için bir araçtı. Bunun için de Hüdayi Bayık kendini “Meclis Muhabiri” olarak tanıtmaktan şeref duyardı. Onun Libya Lideri için yazdığı “Kaddafi“ diye bir eseri ve “Erbakan Kaddafi“ diye diğer eserine ek bir de “Kaş........

© Maarifin Sesi