Gençliğe Hitabe
Kendi gökkubbemiz altında, medeniyete ruh üfleyen asâlet ve muhabbet nizamında, esasları incelikle tespit ve teyit edilmiş varoluş safahatının her hâl ve şartta adı, temiz fıtratın kıyama durduğu “insan”lıktır. Fütüvvet mülkünde yer edinmiş akleden kalp sahibi her fert, velev ki yaşını eskitip gençliğinin kemâl çağına varmış da olsa, sahip olduğu ahlâkî değerlerle taçlı genç bir inanç eri olmak durumundadır. Vakıa bu, ömrün bahar mevsiminde “Dost”un marifet ve hikmet pusulası ile vuslat limanına doğru usulünce kulaç atmanın devletli ve bahtlısı bir civanmert için hakkı verilmiş hayatın anlamıdır. Bahadır ve gazanfer için mevzu, aynı zamanda mevzidir de. Bu sûrete akseden sîret, mânâ ehlinin can-beraberi olmanın tecellîsi sonucu Hak’la “bir” eden ruhî ve ahlâkî mehabettir. İşbu makamda aczi müdrik olarak, sadece tecrübenin kararınca paylaşılmasından ibaret olan her söz, aklımıza ve gönlümüze ışıklar salsın diyedir. Şöyle ki:
Yolun başındasın, daha genç yaşındasın. Mâzi sende saklı, hâl sana bağlı, istikbal sana emanet. Selâmetin için Kudreti Sonsuz Yaratıcı ve Son Elçi En Yüce Dost’a aşkla tâbi ol. İman ahlâkını azık edip Yolunca yürü. Sırrında sadık, ahdinde sabit ol. Varlığın, kâinatın kitabını oku. Eşyanın hakikatine nüfuz etmeye çalış. Aklını kullan ki üstüne pislik atılmasın.
Tertemiz ol. Can gözün ve can kulağın açık olsun. Gönlün, hikmet ehli ariflere düşsün. Hayatına anlam kat. Her şeyin bir sonu vardır, hesabını buna göre yap. Önce düşün ondan sonra az konuş. Aceleci olma. Akleden bir kalp sahibi olarak ideal insan olma hedefine hakikatle yürü. Zamanını sakın israf etme.
Bil ki insan, iki âlem arasında marifetle ve hikmetle hakikate yürüyen bir sırdır! Bedeni ile dünyaya bağlı, ruhu ile semâya kanatlıdır. İşte bu dosdoğru çizgi üzerinde hikmet, insana dengeyi öğretir. İlim, aklın nurudur; irfan ise kalbin feyzi. İlim ile neyin doğru olduğunu öğrenirsin, irfan ile neyin hikmet olduğunu sezersin. Her bilen irfan sahibi değildir; lâkin her irfan sahibi, ilmin kemâline ermiş kişidir.
Nefsine mağrur olma. Sabahı görmeden geceyi kucaklama. Unutma ki her doğan gün, ömür defterinden bir sayfayı eksiltir. Kendine yazık edenin düşmana ihtiyacı yoktur. Kalbine merhamet, sözüne letafet, fikrine adalet, diline hikmet ve gözüne hayâ tam yerleştirmedikçe sana aşağıyı fısıldayan nefsin esaretinden kurtulamazsın.
Dost meclislerinde az konuş, çok dinle. Her söz altın değildir; lâkin her sükût da cevherdir. Ehlidil olan kelâmını tartar, boş lafla zaman harcamaz. Zira ömür, sayılı nefeslerden ibarettir ve her nefes ya dua ya deva ya da bir vebal olur.
Dünya/lık, sana kendini verir; fakat aklını başından alır. Akıllı olan, aldığını kesesine koyar, kalbine değil. Farkına varmazsan verilen, esasında kaybettiğindir. Sarfettiğine âgâh olmazsan kaybettiğinde kaybolur yok olur gidersin. Nasıl geldiğine, nereye konulduğuna ve nereye verildiğine iyi bak. Zenginlikte sadeliği yakala, az çok demeden toklukta ebedîliğe köprü kur. Varlıkla övünme, yoklukla sarsılma. Zira Allah katında değerin, cebindeki ile değil, kalbindeki ile ölçülür.
Dünya, sana ne verirse versin, bir gün senden her şeyi geri alacaktır. Geriye yalnızca niyetin, amel defterin ve ardında bıraktıkların kalacaktır. O hâlde her işte ölçülü ol, her sözde hakikati gözet, her hâlde Hakk’ı unutma. Çünkü en büyük nasip, O’nu unutmamış olarak bu âlemden göçebilmektir.
Şunu İyi Bil!
İç âlemi ihyâ için; emanet, sıyanet, sıddıkiyet, uhuvvet, sadakat şartlarına her an riayet şarttır. Mürüvvetin gereği, Hakk’ın hatırını gözetmek, mütevazı olmak, birbirini sevmek, hoş görmek, saygılı olmak, düşmanlığı terk etmek, hatalardan kaçınmak, eziyeti unutmak, sadece gözden değil gönülden ırak olana da yaklaşmak, eziyet edene iyilik etmek ve haksızlık yapanın özrünü kabul etmektir. Mürüvvetli olmak; mert, cömert, lütufkâr, vefakâr, dertlinin derdi ile dertlenen, yük alan, yük olmayan, kazandığının helâl olduğundan emin, dert bölüşen, sıkıntı gideren, aklı selim, gönlü halîm, ilim ve irfan ehli, anlayışlı, kabiliyetli, muhabbetli bir şanlı delikanlı olmaktır.
Bu itibarla sana lâzım olan;
Belâdan sakınmak için kendisini Hak’tan uzaklaştıran kişilerle ünsiyet kurmamak, kötü arkadaştan uzak durmaktır. Aile, toplum/millet, töre, vatan, devlet, meşruiyet, adalet, meşveret/şûra, muhafaza/güvenlik, sıhhat, eğitim, bayındırlık ve her alanda hizmet ederken; siyasette, riyasette, devlette istikamet ehli olmaktır. İnançları koruyan, zulme ve haksızlığa karşı duran, nefsini terbiye eden, ilim yolunda çalışan, iyilik yapan, iyilikleri arttırıp hayırda yarışan has kulların can-beraberi olmaktır. Husumeti terk etmek, kötülüğe iyilikle karşılık vermek ve dövünmemek için övülmekten huzursuz olmaktır. Gönül fethetmek, bilinme derdi taşımamak, bilmek için çabalamak, şöhretten sakınmak ve gizli hazineye mâlik olmanın ağırlığı ile sükûtî olmaktır. Nefsini başkasına tercih etmemek, beşerin süflî hazlarına boyun eğmemektir.
Cennete giden yolda değil Allah’a giden yolda, türlü kötülüklerden ve yüzkarası kusurlardan temizlenmektir. İnsanlara hizmetten geri durmamaktır. Eziyete uğrasa bile eskiden dostluk yaptığının ayıbını örtmek, sırrını saçmamaktır. Açıkta da gizlide de kabahate karşı temkinli davranıp yapmamaktır.
Yaradılanı, milletini ve akrabalarını sevmek, yardım ederken ayrım yapmadan merhamet göstermek, kusurları örtmek, hileden uzak durmak, hilekârdan nefret etmek, bağışlayıcı olmak, iyilik/hayır yolunda eziyete katlanmak, hasat umuduyla ekmek ve insanlardan beklenti içinde olmamaktır. Ahde vefâ göstermek, daima şükretmek, yardım isteyeni geri çevirmemek, insanlara eziyet etmekten kaçınmak, bol bol ikramda bulunmak, sevgi ve merhametini hayvanlardan dahi esirgememektir. İradesine hâkim yiğitlikle; göründüğü gibi olmak, olduğu gibi görünmek ve göründüğünden daha iyi olmaktır.
İnsanların kötülüklerinden bahsetmemek, kusur ve hataları dedikodu konusu yapmamak ve insanların arasını bozmamaktır. İnsanların ve toplumun ıslâhı için duâ etmek, şer’î hükümlere açıkça/hadsizce/hayâsızca muhalefet eden müfsit dışında kimseyi günahından dolayı ayıplamamaktır. Tevazu göstermektir. Hoş görmek, hor görmemektir. Hatır saymaktır. Gönül almak, âh almamaktır.
“İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır!” buyruğunu tatbik etmektir. Vakıf şuuruyla hareket etmek, fakir fukarayı ve garip gurebayı gözetmektir. Düşküne el uzatmak, dertliye çare bulmak, bunalmış olanın nâra düşmesine engel olmaktır. Diğergâm olmak, insan hak ve hürriyetini hürmete lâyık görmek, kadir bilmek, hiçbir çıkar/menfaat beklentisi içinde olmadan başkasını düşünmek, kendini hep bir sonraki yerine koymak, muhtaca yardım etmek, başkalarının sıkıntılarına çare sunmaktır. İşte bu ahvâl şeraitle Hızır’a yoldaş, Hak Erenleri’ne haldaş olmaktır.
Ey Marifet Madenin Mürüvvetli Fikir İşçisi!
Sen, zihin berraklığına, fikir derinliğine ve gönül aydınlığına talip bir izcisin. Bil ki iyi eğitim yalnızca meslek, unvan ve geçim kapısı temin etmek için alınmaz. Kendini tanımanı, kâinatı okumanı ve Yaradan’ın sanatına şahitlik etmeni sağlamanı da amaçlar. Unutma ki bilgi, ruhu tek başına doyurmaz. Onu hikmetle pişirip, irfanla tatlandırmadıkça, kalbine huzur erişmez. Çok bilen değil, bildiğini idrak eden ve bildiği ile hâllenen kıymetlidir. Gençliğin heyecanı köpüren bir ırmak gibidir fakat her ırmak, yatağını bulmazsa taşar, taşınca yıkar. Nefsini tanı ki coşmadan akabilesin. Söylediğin kadar nasıl söylediğin de mühimdir. Zira hikmet, üslupta gizlidir. Hayatının baharında ekeceğin her tohum, yarının meyvesidir. Geçici hırslar uğruna kalıcı değerlerini yitirme. Şan, şöhret, mal ve makam, gölgedir, güneş batınca yok olurlar. Lâkin yaptığın iyilik ve bıraktığın iz ebedîdir. Yatağına kırgın akan ırmak olma ki hatırın şen, ömrün gülşen olsun.
Gönül dilimiz Türkçe’yi iyi öğren, lügatlarla ahbap ol, kelimeleri doğru ve yerinde kullan. Düşünme kabiliyetin bildiğin kelimelerin sayışıncadır. Hikmet ehli bilgeler ne de güzel söylerler: “Kamus, namustur.” Cedlerin mağfiret ikliminin esintisi olan “eskimez yazı”yı bir hocadan talim et. Sular seller gibi oku ve yazabil. Yabancı dil öğren. Kütüphaneler sığınağın olsun. Sürekli oku, öğren ve kendini yenile. Geniş kültürlü ol. Sonra bir alanda derinleş. İyi yazabilme yeteneğini geliştirmek için edebiyat klasiklerini ve kaynak eserleri oku, üstatları dikkate al. Gelen/ekli ol. Bilgiye anlam katarak hikmetle mezcet ki bilgelik doğsun. Çok çalış ve hep üret. Bir işin bitince hemen diğerine başla.........
© Maarifin Sesi
