menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye Siyasetinin Kutsal (!) Kodları!

9 0
05.05.2025

Türkiye’nin siyasi DNA’sı, tek parti gölgesinden sıyrılıp çok partili arenaya adım attığı 1945 sonrası dönemde, geri dönülmez biçimde yeniden yazıldı. Yeni dönem, on yıllardır bastırılmış veya kontrol altında tutulmaya çalışılan milliyetçi ve muhafazakar damarların, siyaset sahnesinde cüretkar şekilde kendilerini var etmelerine olanak tanıdı.

Demokrat Parti’nin ve Adnan Menderes’in 1950’deki zaferi, sadece iktidar değişikliği değil, aynı zamanda yeni siyasi aktörlerin uzun soluklu yürüyüşünün de başlangıç işaretiydi.

Ancak yürüyüş, saf ideallerden mi ibaretti, yoksa iktidar oyununun yeni kuralları mıydı?

Milli Görüş: Dini Söylem mi, İktidar Aracı mı?

Altmışlı yılların sonlarına doğru Necmettin Erbakan’ın “Milli Görüş” adıyla başlattığı hareket, “önce iman ve ahlak” sloganıyla İslam’ın özüne dönme iddiasındaydı. Erbakan, kendine özgü “Siyasal İslam” yorumuyla, toplumun ancak İslam’ın temel değerleriyle aydınlanabileceğini savunuyordu.

yaklaşım, sadece laik düzeni değil, aynı zamanda geleneksel cemaat ve tarikat yapılarının yerleşik anlayışlarını hedef alıyordu; zira kendi yorumunu merkeze alıyordu. Rakipleri, yani dönemin büyük partileri AP, CHP, MHP gibi yapılar, Milli Görüş’ü sıkça “dini siyasi emellerine alet etmekle” ve “kendilerinden başkasını Müslüman görmemekle” suçlarken, aslında kendi tabanlarını koruma refleksiyle hareket ediyorlardı. Milli Görüş, tek başına iktidar olamasa da, koalisyonların kilit ortağı olarak Erbakan’ı başbakanlık koltuğuna kadar taşıdı; peki bu, davanın mı yoksa siyasi pragmatizmin mi zaferiydi?

MHP ve Türk-İslam Sentezi: Milliyetçiliğin Sınırları?

Yine aynı dönemde, asker kökenli Alparslan Türkeş, Türkçülük ile İslami değerleri birleştiren........

© Küresel İfşa