menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Rantsal dönüşüme karşı Ertil’in mücadelesi: Bir Garip Rüya Rengi

11 0
06.02.2025

Yasemin Akıncı’nın 2024 yapımı "A Strange Colour of Dream" (Bir Garip Rüya Rengi) belgeseli dünya prömiyerini yaptığı Amsterdam Uluslararası Belgesel Film Festivali’nde (IDFA) seyircisiyle buluştu. Film, İstanbul’da yaşanan kentsel dönüşüme, evi sağlam olmasına rağmen yıkım kararı verilen emekli mimar Ertil Ayaydın üzerinden bakıyor.

Eşinin vefatının ardından günlerini dijital çizim programlarıyla hayali bina projeleri tasarlayarak geçiren Ertil’in mücadelesi yaşadığı apartmana gelen kentsel dönüşüm projesi ile başlıyor. İstanbul Şişli’de değerli bir köşede bulunan bina depremde çökme riski taşıdığı için yeniden yapılmak isteniyor. Ancak daha ilk bakışta Ertil, 12 araba sığdırmak için otopark haline getirilen bodrum katında kolonların olmadığını görüyor. Depremde yıkılma riski olduğu için dönüştürülmek istenen binanın yeni tasarımında kolon yok. İnşaat şirketinin cevabı da “Pardon unutmuşuz.” “Bu bir resim değil nasıl unutursun!” diyerek öfkelen emekli mimar bu projenin tek gayesinin kâr elde etmek olduğuna inanır.

Türkiye – Fransa ortak yapımı olan “A Strange Colour of Dream”in Türkiye ayağındaki yapımını Aslıhan Altuğ ve Kıvılcım Akay üstleniyor. "Ertil’in yaşamını, direnişini ve İstanbul'un değişen çehresini mercek altına alan ve IDFA 2024’e Türkiye’den seçilen tek belgesel olan A Strange Colour of Dream’in yönetmeni Yasemin Akıncı ile filme dair söyleştik.

Emekli mimar Ertil Ayaydın’ın hikâyesini anlatmaya nasıl karar verdiniz? Senaryoyu yazma ve beyaz perdeye aktarma süreci nasıl gelişti?

Bir süredir Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş yıllarında yaşanan değişimlerin gündelik hayattaki yansımaları ile ilgileniyordum. Şapka kanunu çıktığında ayna karşısında ilk Avrupai şapkasını takan memurun ne hissettiğini hayal etmeye çalışıyordum. Bu metaforun izinde eski ve yeni yaşam alışkanlıklarının bir aradalığını görebileceğim gündelik bir yaşam alanı olarak eve bakmak istedim.

Ev dışarıya ve içeriye bakan iki yüzünün olması açısından belgesel formuna daha uygun bir mecraydı. Dedem Ertil, hem aileden biri hem de modernist bir mimar olarak bana bu konuda eşlik edebilecek en yakın kişiydi.

Bir gün bir aile toplantısı sırasında çekim yaparken oturduğu binanın kentsel dönüşüm projesinde yıkılacağını öğrendim. O gün asıl hikayenin orada olduğunu hissettim. Yine dışarıdan gelen ani bir değişim söz konusuydu ve filmi tarihsel bir boyuttan çıkararak bireyin değişimle olan ilişkisi üzerinden kurmak........

© Kısa Dalga