Lakerda’nın kökeni ve İstanbul: Horaion’dan lakerdaya, kolyozdan toriğe
Öncelikle belirteyim: Aşağıdaki yazı 5 sene önce başlamış, ara ara devam etmiş, yakınlarda fark ettiğim bir iki bilgi ile de iyiden iyiye demini almış hayli uzun bir yazının (Kısa Dalga için özel) özetidir.
Meraklısı için yazının tamamı burada …
Ve şunu da not ediniz: Yazı, daha doğrusu, Lakerda’nın köklerine doğru yapılan bu yolculuk hala daha bitmiş değildir. Gelecek katkılarla, daha da zenginleşecek ve tam kıvamını alacaktır. O vakit, parça parça özetliyorum…
Bunca yıl balık ve işlenmiş balık yemekleri ile geçirdiğim mesai sonrası, diyorum ki: Lakerda, İstanbul’un tüm gezegene ve insanlık alemine hediye ettiği, en rafine, kompakt ve lezzetli “balık yemeği”, “balık işleme/saklama tekniği”dir. Nokta!
Hadi bakalım; bu kadar da iddialı başlıyorum…
Beş yıl önce, pandeminin ilk günlerinde, tamamen tesadüf bir Google aramasında karşıma şu dize çıkmıştı: “aut Byzantiacos colunt lacertos.” M.S. 1. yüzyıldan Publius Papinius Statius’un (c.45-c.96) Silvae’sindeki bu satır, “Bizanslılar lacertos’a taparcasına düşkündür,” diyordu. Peşi sıra bu dizeyi dipnotlayan bir başka kaynağa, Eva Villiani’nin Un Lessico Etimologico Bizantino’suna (Bizans Etimoloji Sözlüğü) ulaşmıştım. Villiani, Bizanslı tarihçi Theophylaktos Simokates’in (erken 7.yy)
Konstantinopolis yakınındaki Λακέρναι diye bir bölgeden (Latince Lacernai) bahsettiğini ve ismini ise burada yakalanan çok sayıdaki tunnoi (ton/orkinos)
nedeniyle aldığını ve Latinlerin bu balıklara lacernai dediğini yazıyordu. Peşi sıra da ekliyordu: “(...) Orkinos, yani palamita (palamut), λακέρτα veya λακέρδα olarak adlandırılır. Bu ad, önce ‘kertenkele’ anlamına gelen, sonra da Statius’un (Silvae 4, 9, 13) Bizans’la ilişkilendirerek söz ettiği bir balık (muhtemelen sosla pişirilen bir tür uskumru) için kullanılan Latince lacertadan türemiştir.”
Bir anda birkaç mühim bilgi ile denk geliyordum: En başta içinde lakerda ve İstanbul bahsi geçen, oldukça erken döneme ait bir ifade duyuyordum, ikincisi “lacertos”un bir balık adı olarak başlayan yolculuğunun, İstanbul’un Haliç’ine kadar girmiş bir “bolluk” nişanesine dönüşünü okuyordum. Ki bu ikinci mühim detayı, fark etmem içinse aradan 5 sene geçmesi gerekiyordu.
Simokates’in Λακέρναι olarak andığı, Latinlerin “lacernai” dediği bölge, bugün Haliç’in kuzeyinde yer alan Blaherna (Blachernae) semti; yani bugünkü Ayvansaray. Skarlatos Byzantios da Constantinople adlı eserinde de yine Simokates alıntısı ile bu bilgiyi teyit ediyor: “Bölge, ton balığı bolluğuyla tanınır ve adını bu balıklardan alır”. Ton balığı bolluğu ise aslen orkinosa mı, toriğe mi, palamuda mı veya hepsine mi göndermedir, bu da ayrı bir tartışmanın konusudur, şimdilik girmeyelim. Böylece, lakerdanın........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein