“Millet aç, aç…”
Türkiye’nin siyasi tarihi kocaman bir kütüphane gibidir. Orada aradığınız her şey vardır. Aramadıklarınızı da mutlak bulursunuz. Ortadoğu ve Asya’dan bir türlü çıkamadığımız için bu toprakların solu çok tartışılmıştır. Sağa da ilginç bir şekilde, hiçbir iddiası olmayan kavramlarla görevler yüklenmiştir. Bazen bu çelişki çok keskin hatlarla hepimizi şaşırtacak şekle de bürünmüştür. Örneğin 80’lerin sonu 90’ların başı DYP lideri Süleyman Demirel. Devletleşmiş ve bir darbe sonrası “liberal” olarak etiketlenerek üretilmiş ANAP’a karşı muhalefetinde Demirel, “düşün peşime” derken soldan daha iddialı bir biçimde demokrasi, hukuk, özgürlük talep edenlere seslenir.
Türk sağını bize Turgut Özal ile Recep Tayyip Erdoğan anlatamaz. Türk sağını bize Demirel, Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan anlatır. (Celal Bayar CHP kurucusu, Adnan Menderes’in de pratikte edindiği bir sağcılık kimliği vardır. Bu pratikteki sağcılık kimliği, biraz da CHP’ye göre oluşturulmuştur ve aslında sağcılığı da çok deforme etmiştir). Bu 3 sağcı figürün bir araya geldikleri zaman oluşturdukları ve “Milli Cephe” MC olarak adlandırdıkları iktidar modeli de sağcılıklarının ne anlama geldiğini hem de pratikte çok iyi anlatır. Bugünkü iktidara baktığınız zaman sıradan bir MC’nin karşınızda durduğunu görünce şaşırmayın. (Doğal olarak o zamanın koşulları ile bu Türk siyasi tarihine mal olmuş 3 siyasi figürün birikim, donanım ve ülke tahayyüllerinin bugünkülerle karşılaştırılmasını bile haksızlık kabul ederim)
Siyasette bir başarı yarışması yaptıracak isek kriterimiz ne olmalı? Demirel gibi 6 kez gidip 7 kez gelmek mi, Erdoğan gibi bir defa gelince 23 yıl kalmak mı? Zor bir soru. Doğru cevap hepimize göre farklı da olabilir. Ben 6 kez gidip 7 kez gelmeyi işaretlerim. Bana göre başarılı siyasetçi Demirel’dir, Erdoğan değil. Demirel ayrıca değişen dünya ve ülke şartlarına göre hakkını vererek ve değişerek siyaset yapan bir figürdü. Hatasıyla, sevabıyla sahici bir siyasetçidir.
Muhalefette iken Demirel hep iktidara odaklanırdı. Muhalefete muhalefet ettiğine pek tanıklık yapmazdık, ya da kıvamında yapardı. Bugün siyasetin içinde olsaydı bu kuralı bozardı. İktidarı rahatlatan hamleler yapan ana muhalefet, iktidardan öncelikli hedefi olurdu. Her derdin dermanı gibi sunulan “cumhurbaşkanı adayı belirleme yöntemini” eleştirirken tam da benim başlıktaki cümleyi kurardı, mutlak kurardı diyorum çünkü Demirel’i tanıyorum: “Millet aç, aç…”
Ekonomik olarak çökmüş bir ülke Türkiye. Anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez ve bunu belirten ilk 4 maddesinden birisi........
© Kısa Dalga
