menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Değişime direnmek, hayatın gereklerine direnmektir

11 1
26.04.2025

23 Nisan’da yaşanan depremin ardından insanlar sokaklara, eğer bulabildilerse parklara çıktılar. Bu defa deprem İstanbul’da hatırlattı kendini. 6 Şubat’ı yaşamış olan pek çok insan, bu kez İstanbul’da yakalandı sarsıntıya. Neyse ki yıkım, can kaybı yok.

Lakin bir an nefes alsak bile ardından acı gerçeğimizle yüzleştik. Olası depreme hazırlık yok. Toplanan vergiler bildiğimiz ve bilmediğimiz işlerde çarçur edilmiş. Binlerce eski binada, ya da artık güvenebileceğimizden hiç emin olmadığımız beton tabutlarda yaşamaya mecbur kalıyoruz. Toplanma alanlarımız talan edilmiş. Evden çıkan insanlar binaların arasında bekliyor.

Gezi Parkı’na çadır açanlar olmuş. Güvenlik güçleri, “olmaz” demiş, çadırları zorla kaldırmışlar. İktidar, her durumda kendi bekasının derdine düşmekten imtina etmiyor. Gezi Direnişi fobisinin dışında, Gezi Parkı’na çadır kurulmasını engelleyen bir yasa var mı?

İstanbul’u depreme hazırlamakla görevli yerel yöneticiler tutuklu. (Tayfun Kahraman bildiğiniz gibi, Gezi Davası nedeniyle tutuklanmadan önce, İBB’de, Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire başkanı olarak görev yapıyordu.) Olası bir büyük depremde görevlerinin başında olması gerekenler 19 Marttan beri suçsuz yere esir ediliyorlar.

Yetmiyor, İstanbul’u felakete sürükleyebilecek katil proje, ısıtılıp tekrar önümüze koyulabiliyor. Hatta deprem sonrasında dahi kayyum imalı açıklamalar yapabiliyorlar.

Geçtiğimiz hafta haberlerde okumuş, izlemişsinizdir. Hatay Samandağ’a bağlı Mağaracık ve Hıdırbey’de “Afet konutu yapacağız” diyerek kamulaştırdıkları topraklara iş makineleriyle girdiler. Zeytinleri, narenciye ağalarını söktüler. Söktüler demek tam anlatmıyor aslında, katlettiler demek daha doğru.

Kendilerine hiçbir bilgilendirme yapılmadan yapılan bu işe doğaldır ki arazi sahipleri tepki gösterdi. Çıkan arbede sonucu fenalaşıp hastaneye kaldırılanlar oldu. Bir parça toprak sahibi olmak için ömürlerini vermiş insanlardan bahsediyoruz. Kimisi yurt dışında senelerce çalışmış, hiç olmazsa çocuklarının istikbaline bir nebze katkı sunmak için. “Deprem bizi öldürmedi,........

© Kısa Dalga