menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dilin kaderini belirleyen yeni otorite algoritma mı?

30 1
tuesday

Sözlükler eskiden dilin ağır kapısıydı. O kapıdan içeri giren sözcük, gündelik dolaşımdan resmî hafızaya geçer, bir döneme tanıklık ederdi. Edebiyat, akademi, siyaset… Kelimelerin arkasında çoğunlukla bu alanların otoritesi bulunurdu. Bugünse tablo farklı: “Skibidi” ve “delulu” gibi, sosyal medyanın hızında doğup yayılan kelimeler Cambridge gibi referans sözlüklere giriyor. Peki bu, dilin kaderini artık algoritmaların belirlediği anlamına mı geliyor?

“Skibidi”nin hikâyesi, absürtlüğün nasıl bir anlam aracına dönüşebileceğinin canlı örneği oluyor. YouTube’daki “Skibidi Toilet” videolarından çıkan bu ses, önce bir şaka, bir ritim, bir jest olarak başlıyor. Sonra TikTok’ta milyonlarca kısa videonun içinde tekrarlanarak mizah koduna, tonlamaya, tepkiye dönüşüyor. Gençler “That’s so skibidi” dediklerinde, bağlama göre “harika”yı da kastedebiliyorlar, “berbat”ı da. Anlam, sözlükteki satırdan çok, videonun ritmi ve anın duygusu tarafından kuruluyor. Yani kelimeyi taşıyan şey, sözlük maddesi değil; platformun hızına uygun, devingen bir ortak zihin hali oluyor.

“Delulu”nun yolu daha politik bir virajdan geçiyor. “Delusional”dan türeyen, önce K-pop hayran grubunda hayali ilişkileri ve büyük beklentileri alaya alan bir öz-ironi işareti olarak kullanılıyor. Sonra TikTok’un ünlü sloganı “delulu is the solulu” ile bir tür yaşam mottosuna dönüşüyor: “Gerçeklikten hafifçe uzaklaşmanın, hayale sarılmanın, hatta inatla olumlu düşünmenin ironik ifadesi.” Asıl sıçrama ise siyaset sahnesinde oluyor: Bir başbakan kürsüde “delulu” dediğinde, gençlik jargonu kamusal alana geçiyor ve........

© Kısa Dalga