menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Küreselleşmenin siyah kuğusu Trump değil, iklim krizi

5 0
24.06.2025

ABD öncülüğünde “yeni” bir sistemin ayak sesleri gün be gün daha net ve daha yüksek frekanstan duyuluyor. Tarifeler ve savaş senaryoları üzerinden kopan yaygara hepimizin malumu. Küreselleşmenin ve kapitalizmin sarsıldığı ve hatta yok olmak üzere olduğunu dile getiren çok sayıda görüşün daha bir cesaretli ve yüksek perdeden duyulur olmaya başladığını işitiyoruz. Pe ki nedir gerçekte olup biten? Trump müdürün bildiğini sandığı ve de dünyanın bilmediğini düşündüğü nedir? Bu soruların yanıtlarını vermeye çalışacağım ama sonda söylemem gerekeni başta söylemek istiyorum. İklim ve sürdürülebilirlik hesaba katmadıkları veya katmak istemedikleri siyah kuğular. Şimdi gelin adım adım süreci anlamaya çalışalım.

Bir süredir ABD’nin özellikle Başkan Trump üzerinden sergilediği “tarife performansını” izliyoruz. Kimileri işi büyütüp küreselleşmenin ve kapitalizmin varoluşsal bir kriz içine girebileceğini, kimileri ise popülizmin beklenebilir bir sonucu olarak görmek gerektiğini söylüyor. Benim okumama göreyse durum, tamamen dünya liderliğinin (ekonomik ve siyasal) elde tutulabilmesi ve bunun için değişen paradigmalara adapte olabilme sancısı. Tarifeler finansal adımıydı ve şimdi İran’a müdahale ise ABD dolarının yegana sigortası olan “ABD ordusunun biz buradayız, dolar hala burada” mesajı.

Amerika’nın özellikle stratejik açıdan önemsediği demir çelik vb. endüstrileri yeniden ülkeye getirmesi hedefini de destekleyen bu tarife hamlesini anlamak için Amerika ve ticaret ortaklarıyla olan ilişkilerine bakmak gerekiyor. Bu bağlamda Çin ve Çin’in bir önceki dönemlerde getirilen tarifeleri baypas etmek için aracı olarak kullandığı Vietnam vb. ülkelerin buna ek olarak sınır komşuları olan Kanada ve Meksika ile tarihsel partneri olan AB’nin büyük bir pay sahibi olduğu görülebilmektedir. Bu liste içinde Çin elbette açık ara önde. Ayrıca yine bu ülkeler arasında büyün ekonomik ve teknolojik gücüyle Çin en önde gelen rakip. Yani anlaşılması gereken konu asıl olayın küreselleşmenin yıkılması falan değil Çin’in durdurulması olduğudur. Diğer ülkelere koyulan tariflerle Amerika dış ticaret açığını bir miktar kapatılması hedeflenmektedir. Ama asıl hedef Çin’in diğer ülkeler üzerinden de ABD’ye mal satabilmesini önlemektir. Ayrıca diğer ülkelere getirilen tariflerle Çin ile süregelen savaşta Amerika’nın dostu olup, sağladığı güvenlikten ve ticaret imkanlarından yararlandırmak daha genel anlamda Amerika’nın dost musun düşman mısın sınavından kimlerin geçtiğini görmek gibi amaçları da bulunmaktadır. Üstelik bunu yaparken ekonomi bilimi açısından biraz zor gibi görünse de doların hem ucuzlayıp hem de hala rezerv para olmasını hedefliyorlar. Çin’in ABD tahvilleri yerine bir süredir altın toplaması, dolara olan teveccühünde küresel ölçekte zaten düşüş trendine de olması vb. konular da bizi kirpto para sistemlerini ve özellikle de dolara endeksli Stable coinler üzerinde Trump’ın kurmaya çalıştığı liderlik hamlelerini anlaşılır hale getiriyor. Öte yandan bu kadar büyük tarifelerle enflasyonun da bir kerelik bile olsa artacağı da gün gibi ortadayken, bunu dengelemeye yönelik olarak petrol yani enerji fiyatlarını baskılanması hamlesi de gayet anlamlı hale geliyor. Zira OPEC’te geçtiğimiz aylarda yaşanan ve petrol üretiminin artırılmasına yönelik gelişmeler zaten bizlere bu sinyali vermişti. Bütün bu süreçte güvenli liman ve akıllı paranın adresi olan tahvil piyasasının faizlerinin düşmesi ve ABD borçlanmasının çok daha ucuza döndürülmesi ve FED’in de bu süreçte mecburen faiz indirimlerini başlatıp, bilanço genişlemesine gitmesiyle piyasaları desteklemek zorunda kalması, ABD ekonomi yönetiminin stratejisinin en önemli sac ayakları. Ayrıca ABD içinde şirket ve hane halkından alınan vergilerin düşürülmek istenmesi ve kamuda tasarruf için personel işçi çıkarma vb. araçlar yine tarife sürecinde oluşacak ekonomik sarsıntıyı baskılamak veya dengelemek için önemli ve Trump ekonomi ekibinin belirttiği uygulamaya başladığı yöntemler arasında. Yani özetle ABD bir yandan Çin’in trendini durdurmak, yeniden bir ABD ve ekonomik ortakları paktı kurmak, borç ve dış ticaret açığı sorununu çözmek, ülkeye yeniden stratejik endüstri üretimini getirmek ve bunu yaparken yapay zekâ, robot ve otomasyon gibi teknolojik gelişmelerin tüm süreci desteklemesini hedefliyor. Elbette diğer ülkelerin ABD tarafında yer alması için güven önemli bir unsur ve bu unsuru nasıl lehlerine çevirecekler hep birlikte izleyip göreceğiz. Bu güveni tesis etmenin en önemli araçlarından biri sevmesek bile korku silahını çekmek. Ve şu anda da İran üzerinden yapılmaya çalışılan bir ölçüde “öyle ya da böyle bize güveneceksiniz” demek. Âmâ güveni öyle uya da böyle yeniden tesis etseler bile yazının başında belirttiğim sürdürülebilirlik ve iklim krizini konuları, tüm bu mega planın en önemli siyah kuğuları! Üstelik sadece etik konuda değil yekten ekonomik yönüyle bunu söylüyorum. Gelin bu kadar iddialı bir söylemi adım adım temellendirelim.

Bütün bu sürecin içinde ki siyah kuğu ise sürdürülebilirlik gündeminin........

© Kısa Dalga