menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni Şafak’ın feryadı ve fincancı katırları

33 1
previous day

Yeni Şafak gazetesinin 23 Ekim günü attığı başlık feryat gibiydi: “Savcılara ‘Önce el koy sonra bakarız’ yetkisi”. Gazeteye göre torba yasada yapılacak düzenleme ile katalog suçlarda savcılara hâkim kararı olmadan kişilerin mal varlığına el koyma yetkisi tanınacaktı. Üstelik bir de “tersine ispat” felaketinden söz etti, evrensel ceza hukukuna aykırı olarak el konulan malvarlıkların yasal kaynağını ispatın şüpheliye yükleneceğini söyledi. Peki gerçekten öyle mi?

Yeni Şafak’ın feryadına ilk cevap Mali Suçları Araştırma Kurulu’ndan (MASAK) geldi. MASAK yaptığı açıklamada düzenlemenin özellikle internet üzerinden yapılan ”nitelikli dolandırıcılık, nitelikli hırsızlık ve banka/kredi kartlarının kötüye kullanılması suçlarını konu edindiğini belirtti. Neden uyuşturucu suçlarının dahil edilmediği ayrı bir tartışma.

Daha derli toplu bir açıklamayı Dr. Ramazan Başak yaptı, mevcut uygulamayı anlattı: Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 128. Maddesine göre yapılan el koymalarda önce ilgili beş kurumdan birinin raporu sonra el koyma, Suç Gelirlerinin Aklanmasına İlişkin Kanuna göre savcıların 24 saat içinde hâkim önüne götüreceği el koyma kararı ve bunu tamamlayan rapor. Yani tasarı CMK’daki “önce rapor sonra karar” sırasını hızlı davranılması gereken üç suç için “önce karar sonra rapor” biçiminde değiştiriyordu. Her koşulda savcılık kararını onaylayan hâkim kararı ve ilgili beş kurumdan birinin raporu şart ve bu değişmedi.

Yeni Şafak gazetesinin kuru gürültüsü arasında asıl mesele gazetenin “evrensel ceza hukuku ilkelerine aykırı” dediği tersine ispat mekanizması. Nedir tersine ispat? Hukukun genel ilkesi olan “iddia sahibi iddiasını ispatla yükümlüdür”ün aksine iddia yöneltilenin ispat zorunluluğu. Genel kuralın dışında özel bir kural ve Türk hukukunda var olan, işleyen bir kural.

Bankacılık Kanunu’nun 137. Maddesi 108 ve 110. Maddelerine dayanılarak açılan davalarda ispat külfetinin davalılara ait olduğunu söylüyor. Referans gösterilen iki madde kabaca “Hortumculuk” olarak anılan banka hakim ortakları ve yöneticilerinin banka varlıklarını yağmalamasını ya da yönetici ve denetçilerin hileli işlemlerle, bilgi gizleyerek kamuyu zarara uğratmasını düzenliyor. Çok daha yaygın bir örnek kamu görevlilerinin düzenli olarak bildirdikleri mal varlıklarındaki orantısız artışları açıklarken “ispat yükümlülüğünü” de üstlenmeleri.

Tersine ispat örneğin uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı mahkeme kararıyla kesinleşen kişilerin mal varlıklarının tümüne el konması, ardından hükümlüden (artık şüpheliden söz etmiyoruz) bu varlıkların yasal gelirlere dayandığı ispat etmesi. Mısır’daki akrabalardan kalan miras, piyangodan çıkan büyük ikramiye, 60 dolar fiyatla alınan Bitcoin! Her şey mümkün. Hesaplaşmadan sonra........

© Kısa Dalga