menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Geciken ziyaret, artan senaryolar ve ihtiyatlı iyimserlik...

8 1
tuesday

2015 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan Mustafa Akıncı, seçildikten 10 gün sonra Ankara’da Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü.

2020 yılında Cumhurbaşkanlığı görevine getirilen Ersin Tatar ise sadece 7 gün sonra Ankara’daydı.

19 Ekim 2025’te seçimi büyük bir oyla kazanan Tufan Erhürman ise bugün itibarıyla 17 gün geçmesine rağmen henüz Ankara’nın yolunu tutmuş değil. Tutmayı bırakın, bu ziyaretin ne zaman yapılacağı konusunda hiçbir belirti de göremiyoruz.

Yok, merak etmeyin, niyetim seçim dönemi boyunca “Erhürman’ı seçmeyin, Ankara onu istemez, randevu bile vermeyecek” diyenlerin o iddiasını körüklemek değildir ancak bu işin uzamasının kabak tadı verdiğini söylemek yanlış olmaz.

Kabak tadı vermiştir çünkü Rum basınının yanı sıra, Erhürman’a karşı şüphe ile yaklaşan muhalifleri onun hakkında çoktan kara propagandaya başlamış durumdadır.

Ve maalesef Tufan Erhürman’ın bir takım gecikmeli reaksiyonları da buna mahal vermiştir.

Hafta sonu Rum basınında resmen Tufan Erhürman makalesi enflasyonu yaşandı diyebiliriz.

Mesela Nikos Hristodulidis’e çakmak için bekleyen muhalifleri, “Ayvayı yedin, Tufan geldi, korkudan ölüyorsun, seni mahvedecek” şeklinde makale ve haberler düzerken, madalyonun diğer yüzünde “Tufan, Ankara’nın başka bir kuklası daha!” minvalinde yazı yazanların sayısı da hiç az değildi.

Örneğin Filelefteros’un baş makalesinin başlığı “Erhürman en sonunda Hristodulidis’in telefonuna cevap vermeyi tenezzül etti” şeklindeydi.

Sevgili dostum Levent Kutay’ın geçtiğimiz hafta bu telefona meselesiyle ilgili yazdığı “Sabırsız Nikos birazcık beklesin” şeklindeki esprili makaleyi bir yere kadar anlarız ama basit bir tebrik telefonuna bile çıkmak için o kadar gün beklemeyi anlamak biraz zordur.

Nitekim Filelefteros’un ilgili makalesinde bu konuda yaptığı “hade ilk günü anlarız, seçim zaferi kutlaması vardı ama sonraki günlerde niye telefona cevap verilmedi” şeklindeki eleştirisi haksız değildir.

Öte yandan Tufan Erhürman’ın bu aramalara istinaden seçimin hemen sonrası Brüksel’deki AB Konseyi zirvesi sırasında sadece 1 kez dönüş yaptığını, aradığını, ancak ulaşamadığı şahsen kesin bir bilgi olarak verebilirim. Ancak o arama sonrası kendisinin tekrardan defalarca arandığını ve yine cevap vermediğini de ayni kesinlikle söyleyebilirim.

Sonuç olarak bu gereksiz konu tam 10 gün boyunca ada basınının manşetlerine yansıdı ve en sonunda da Güney Kıbrıs kamuoyuna “Erhürman, Erdoğan’a danışmadan, telefonlara bile cevap vermiyor” şeklinde yorumlara yol açtığını söylemek yanlış olmaz.

Ve yine maalesef, geçen hafta liderlerle ilk görüşmesini yapan BM Barış Gücü Misyon Şefi, Özel Temsilci Haşim Diagne konusu da yine aynı eleştirilere yol açmıştır.

Çünkü Diagne’nin randevu talebine Erhürman’ın ofisi tarafından hemen yanıt verilmemiş, hal böyle olunca da normal teamülde adanın her........

© Kıbrıs Postası