Yapay zekâ çağında insan kalabilmek
Teknolojinin rüzgârı gün geçtikçe daha sert esiyor. Yapay zekâ, robotlar, algoritmalar… Artık gündelik yaşamımızın, mesleklerimizin, hatta eğitimin nabzını onlar tutuyor. Parmaklarımızın ucunda bir dünya var: anlık cevaplar, hızla çözülen işler, dijital dostluklar. Ama tüm bu kolaylığın içinde sessizce eriyen bir şey var: insan olmanın kalp atışı.
Teknolojinin Rüzgârı ve İnsan Kalp Atışı
Bir zamanlar duygularımızla ölçerdik zamanı. Sevinçle hızlanan, hüzünle yavaşlayan kalp ritimlerimiz vardı. Şimdi ise ritmimizi, ekranların yenileme hızı belirliyor. Hatırlamak gerek: İnsan olmanın özü, yalnızca düşünmek değil, hissetmektir. Oysa hızın sarhoşluğunda duygularımızı rafa kaldırıyor, makinelerin soğuk zekâsına yaslanıyoruz.
Yapay Zekâ Bir Ayna
Yapay zekâ bir araçtır, bir aynadır aslında. Ona ne verirsek, bize onu yansıtır. Eğer biz içimizdeki insanlığı unutursak, ekrana bakan yüzümüzde de yalnızca boşluk belirir. İnsan kalabilmenin en büyük önlemi, duygularımızı diri tutmak, merhameti, sevgiyi, şefkati yeniden üretmektir. Çünkü hiçbir algoritma, bir annenin şefkatli bakışını; hiçbir robot, bir dostun yüreğiyle sarılışını taklit edemez.
Bahçenin Çiçekleri
Hayat bir bahçedir. Yapay zekâ, toprağı hızlıca işleyen modern bir traktör olabilir; ama bahçeye hayat veren........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d