menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Küçük mutlulukların direnişi

9 1
30.08.2025

Kara bulutların gölgesinde bile umut yeşerir; çünkü yaşam bize verilmiş en büyük armağandır. Gülümsemek, selam vermek, nefes almak, ürettiğimiz her işe değer katmak… bunlar küçük gibi görünür ama insan olmanın en yüce görevidir. Umutsuzluk yenilgidir; umut ise direnişin nefesidir. Ve küçük mutluluklardan güç alan bir toplum, en ağır karanlıkları bile dağıtabilir.

Kara Bulutların Gölgesi

Gökyüzü ne kadar kararsa kararsın, güneşin doğmasını kimse engelleyemez.
Toplumumuzun üzerine çöken kara bulutlar—işsizlik, yolsuzluk, adaletsizlik, göç, demografik yapımızla oynanıyor oluşu—bizim alın yazımız değildir. Eğer biz vazgeçersek, eğer umudu kaybedersek, işte asıl o zaman kaybederiz. Çünkü umutsuzluk, yenilginin diğer adıdır. Biz ise yenilgiyi kabullenemeyiz, kabullenmeyeceğiz.

Bugün insanlarımızın yüzlerinde bir yorgunluk var. Gençler, bavullarını toplayıp uzak diyarlara giderken geride kalanların gözlerinde buruk bir çaresizlik okunuyor. Sağlıkta, eğitimde, adalette en temel haklar erozyona uğruyor. Adalet terazisi yamulmuş, liyakat yerini kayırmacılığa bırakmış. Yönetimler halkın iradesini değil, çıkar çevrelerinin fısıltılarını dinliyor. Memleketin üzerine çöken bulut ağır, kara ve koyu. Ama insanlık tarihi bize şunu öğretti: En zor zamanlarda bile direnenler, vazgeçmeyenler, umudu diri tutanlar, tarihin akışını değiştirenler olmuştur.

Umut: Bilim ve Bilgelik

Umut yalnızca duygusal bir teselli değildir; aynı zamanda bir bilgeliktir ve bir bilimdir. Psikolojinin dediğine göre umut, beynin geleceğe tuttuğu bir projektördür. İnsan umut sayesinde hedef belirler, enerji toplar, dayanır.

Pozitif psikolojinin öncülerinden Martin Seligman der ki: “Umudu olan birey, düşse de yeniden kalkar; umudu olmayan birey, ayağa kalksa bile yürüyemez.”

Bilim, küçük mutlulukların ruh sağlığımız üzerindeki iyileştirici etkisini de doğrular. Nörobilim araştırmaları gösteriyor ki, bir tebessüm bile beyinde mutluluk hormonlarını harekete geçirir, stresimizi azaltır. Doğayla temas, insanın bağışıklık sistemini güçlendirir. Bir ağacın gölgesinde dinlenmek, bir çiçeğe su vermek, bir dostla gülümsemek… bunlar sadece romantik ayrıntılar değil; insanın varoluşunu ayakta tutan temel ihtiyaçlardır.

Bu noktada Mevlânâ’nın asırlardan süzülen sesi bize fısıldar: “Her şeyin bir tadı vardır; hayatın tadı da umut etmektir.” Umut, hayata lezzet katar; yokluğunda insanın dili kurur, kalbi taşlaşır.

Bir başka pencereden Nietzsche bize şunu hatırlatır: “İnsanın yaşamasını sağlayan şey, sahip olduğu güç değil; yaşamak için bulduğu anlamdır.” Anlam ise çoğu zaman küçük sevinçlerin içinden doğar; çünkü küçük şeyler olmadan büyük anlamların da kökü kurur.

İşte bu yüzden umut, hem bilimsel........

© Kıbrıs Postası