İsviçre Öncesi İlginç Gelişmeler
Değerli okurlar,
Geçtiğimiz hafta, tam da İsviçre görüşmesinden yaklaşık iki hafta önce, Kazakistan’dan peş peşe üzücü açıklamalar geldi. Kazakistan, bir yandan GKRY’ye büyükelçi atarken diğer yandan da sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti'nin uluslararası alanda tanınan sınırları içindeki egemenliğini ve toprak bütünlüğünü kararlılıkla desteklediğini” ifade etti.
Bu durum, Kazakistan devlet erkânının ve büyükelçilerinin Kıbrıs konusundaki hukuki antlaşmalar ve hukuki gelişmeler hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığını gösteriyor. Eğer iyi niyetle değerlendirilirse, bu bir talihsizlik olarak görülebilir; ancak kötü niyetle bakıldığında, art niyetli bir yaklaşım olarak da yorumlanabilir. Üstelik Kazakistan’ın iç politikasındaki gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, bu açıklamaların zamanlaması da ayrıca düşündürücüdür.
Oysa Kazakistan halkı bizim soydaşımızdır, geçmişimiz ortaktır ve Türk Devletleri Teşkilatı’nın mevcut küresel konjonktürde artan önemi göz önüne alındığında, geleceğimiz de ortaktır. Böylesi adımlar ne Kazakistan’a ne de Türkiye ve Kıbrıs Türkü’ne fayda sağlamaktadır. Üstelik Kazakistan, kendi bağımsızlık mücadelesi nedeniyle KKTC’nin varlığını en iyi anlaması gereken ülkelerden biri olmalıdır.
Bu nedenle, Kazakistan’ın bu yanlıştan dönerek, hukukun ve uluslararası antlaşmaların yanında durduğunu gösterip KKTC’ye yönelik rencide edici açıklamalardan ve adımlardan kaçınmasını ümit ediyoruz.
Bununla birlikte, ABD’nin yıllar önce büyük tartışmalara neden olan ve Batı Trakya Türklerini doğrudan askeri olarak hedef alan Batı Trakya Dedeağaç’taki üssünü kapatma kararı aldığını hatırlatmakta fayda var. Günümüzde ABD, özellikle ekonomi temelli emperyalist bir devlet olarak hareket etmektedir. Menfaati bittiği noktada hızla geri çekilir ve müttefik bildiklerini yarı yolda bırakır. Tarih bunun sayısız örneğini yazmıştır ve günümüzde Avrupa’da ve bölgemizde yeni örneklerini yazmaya devam etmektedir.
En önemlisi de bir zamanlar Kazakistan gibi Sovyetler Birliği’ne bağlı olup bugün de Rusya için stratejik bir öneme sahip olan bir ülkenin, yani Ukrayna’nın, bu uğurda tabiri caizse harcandığı unutulmamalıdır.
Bu bağlamda, ABD’ye sırtını dayayan Yunanistan gibi Güney Kıbrıs da er ya da geç hüsrana uğrayacaktır. Peki, bu durumda onları kim kurtaracak? Kendi iç sorunlarını çözemeyen ve küresel çapta büyük itibar kaybeden Avrupa Birliği mi?
Eğer Kazakistan bu hamlesiyle dolaylı bir hedef güdüyorsa, bu politikayı tekrar gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Burada asıl dikkat çeken bir diğer husus ise neredeyse bir asır boyunca Ada’yı sömüren ve üç garantör devletten biri olan Birleşik Krallık’ın eski devlet erkânı ve halen aktif olan bazı siyasetçilerinin, Kıbrıs’taki gerçekleri görerek giderek daha fazla iki devletli çözümü desteklemeleridir.
Örneğin, eski Dışişleri Bakanlarından Jack Straw bu görüşü defalarca dile getirmiştir. Son olarak gazetem Daily Sabah’ta yayımlanan yazısında, eski Enfield North Milletvekili, Kıbrıs Parlamento Dostluk Grubu ve Ticaret ve İhracat Parlamento Dostluk Grubu Başkan Yardımcısı Nick de Bois de bu görüşe katılmıştır.
Kendisinin Kıbrıs ile derin bir bağı bulunmakta olup yazısı oldukça ilgi çekicidir. Bu haftaki köşemi kapatmadan önce, sizler için bu yazıyı Türkçeye çevirerek paylaşma kararı aldım. Yazının tüm hakları Daily Sabah ve Sn. Nick de Bois’e aittir. Orijinal metne şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz: https://www.dailysabah.com/opinion/op-ed/cyprus-a-way-forward.
Kıbrıs: Bir Çıkış Yolu
Kıbrıs'ın geleceği, onyıllardır Doğu Akdeniz'in merkezinde yer alan süregelen bir mesele olmaya devam etmektedir. 1974’te gerçekleşen Yunan Kıbrıslıların darbesi ve ardından gelen Türk askeri müdahalesinden bu yana, adanın........© Kıbrıs Postası
