Yaşama gözlerini kapadığı günün üzerinden geçen 87 yıl, kesinle O’nsuz sayılmaz…
Her gün ve hatta her dakika Atatürk’le birlikteyiz ve Atatürkçüyüz…
Bu kutsal birliktelik toplumsal genlere öylesine işlemiştir ki, doğan her Türk çocuğunun tanıştığı ve sarmalına girdiği ilk metafor Atatürk’tür… Bu tartışılmaz gerçeğimiz sonsuzsa dek de böyle sürecek…
Onun sonsuzluğa uğurlandığı 10 Kasım’ların yıldönümleri bir yas günü olmaktan çıktı…
Tam da onun istediği gibi…
Atatürkçülüğü yaşatma ve uygulama kararlılığının sembol günü oldu “10 Kasım” adlı bu hiç unutulmaz gün…
*
Atatürkçülük, özetle şudur: Atatürk’ün belirttiği ve açıkladığı düşünceleri, gerçekleştirdiği devrimleri her daim uygulamada tutmak ve geliştirmek… Atatürk’ün yaptıklarının yanında, olanak ve koşullara göre zamanında gerçekleştiremediklerini, onun öngörülerine uygun biçimde mutlaka yapmak… Bu çerçevede Atatürkçülüğü hiç değişmez bir yaşam biçimi olarak içselleştirmek… Atatürkçülüğü karaktere dönüştürmek…
*
Mustafa Kemal Atatürk… O, zaman aktıkça sadece kendine özgü, inanılmaz derecede etkin içerikli bir metafor fırtınası içinde ışık saçarak yükselen bir dehadır… Tarihin yazdığı başka hiçbir dehaya nasip olmayan harikulâde bir özellik…
İmparatorluklar kurmuş Türk milletini ve devletini külleri içinden yeniden yarattı…
Bu yaratılışı kesin güvence altına alabilme adına sadece çağdaş değil, çağı bile aşan devrimler yaptı…
Tutsak, mazlum ve mağdur halkların ilham kaynağı oldu…
57 yıllık kısa yaşamında başardığı olağanüstü işlere baktığımızda savaş alanlarının dahi........

© Kıbrıs Gazetesi