menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye’de selamlaşma sorunu

18 1
02.05.2025

Ülke coğrafyasında yaşayan 85 milyon kişi birbiriyle nasıl selamlaşıyor?

-“Selamünaleyküm,” “Hayırlı sabahlar,” “Hayırlı günler,” “Hayırlı akşamlar…”

-“Merhaba,” “Günaydın,” “Tünaydın,” “İyi akşamlar…”

Kabaca iki grup olarak sıraladığımız bu selamlaşma sözcükleri; sosyal, ekonomik ve kültürel olarak farklı adacıklarda ve keskin bir katmanlaşma düzeni içinde yaşayan Türk toplumunun, aynı zamanda ideolojik ve siyasi açıdan da derin bir bölünme ve ayrışma içinde bulunduğunu gösteriyor.

Yaklaşık bin yıldır aynı coğrafyada yaşayan, aynı havayı soluyan, aynı vatandaşlık statüsüne tabi olan, kabaca aynı dil ve kültür hamuruyla yoğrulmuş insanlarımız; neden birbirleriyle karşılaştıklarında, ağırlıklı oranda bu selamlaşma sözcükleri arasında bilinçli ve keskin bir ayırım yapma gereğini duyuyorlar?

Dünyada esasen bir iletişim zemini oluşturmak üzere kullanılan selamlaşma biçimlerinin; insanlarımız arasında sadece birer nezaket ve esenlik dileği olmakla kalmayıp aynı zamanda sınıf ve statü aidiyetlerini yansıtan “kimlik beyanlarına” ve dünya görüşlerine dair “inanç ve ideoloji taşıyıcı sembollere” dönüşmüş olması, Türk toplumunun kimlik profili ve zihin haritasının ortaya konması açısından üzerinde dikkatle durulması gereken bir konudur.

Bu bağlamda ideolojik ve kültürel bir bölünme hattının iki karşıt cephesinde yer alan bu selamlaşma sözcüklerinin tarihi ve etimolojik köklerinin ve tekabül ettikleri simgesel ve sembolik anlam yüklerinin analiz edilmesi Türkiye’deki toplumsal ve siyasal gerçekliğin fotoğrafını daha net görmemizi sağlayacaktır.

Selamün Aleyküm başta olmak üzere birinci grupta yer alan hitap sözcükleri; toplumun önemli bir kesimince bir inanç ve dini bağlılık göstergesi, hatta bir siyasi aidiyet beyanı olarak algılanıyor. Buna karşılık, “merhaba” ve “günaydın” gibi ifadeler daha seküler ve modern bir tercih olarak öne çıkıyor.

Oysa, bir inanç ifadesi veya kutsallık mesajı taşıdığı düşünülen birinci guruptaki sözcüklerden hiç birisi, “lafzen,” yani söyleniş biçimiyle “dîni” değildir:

-İçinde hiç bir dîni terim olmayan “selâmün aleyküm” Arapça kökenlidir ve anlamı “barış ve esenlik üzerinize olsun” demektir.
-“Hayırlı sabahlar” veya “hayırlı günler”deki “hayır” sözcüğü; “işe yarayan,” “yararlı,” “uğurlu” anlamındadır ve tam da “laik” versiyonunda kullanılan“iyi günler” hitabındaki “iyi”nin karşılığıdır. Bu çerçevede bakıldığında, bayram kutlamasında, “hayırlı bayramlar” yerine kullanılan “iyi bayramlar” hitabının da anlam yönünden diğerinden hiç bir........

© Karar