menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Doğu’nun kendi hikâyesi: Batı’dan Önce’yi okumak

30 0
06.06.2025

Okumayı dört gözle beklediğim ama ancak zaman yaratabildiğim kitaplardan birisi hakkında yazmak istedim. Ayşe Zarakol’un Koç Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan Batı’dan Önce: Doğu Dünya Düzenlerinin Yükselişi ve Düşüşü beklediğimden de iyi bir kitap olarak rafımda yerini aldı.

Uluslararası ilişkiler disiplininde, Batı merkezli anlatılara alternatif bir tarih yazımı mümkün mü sorusunun izini süren bu kitap, yalnızca akademik bir katkı değil, aynı zamanda düşünsel bir sarsıntı sunuyor. Parçalı anlatıların yerine tarihsel sürekliliği koyan Zarakol, Doğu’nun dünya tarihindeki yerini yalnızca Batı ile mukayese ederek değil, kendi iç dinamiklerini merkeze alarak yeniden tarif ediyor. Bu yönüyle dahi farklı bir kulvarı zorlamış ve başarmış.

Kitabın ana omurgasını, “13. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar Asya merkezli dünya düzenlerinin nasıl kurulduğu ve neden çöktüğü” sorusu oluşturuyor. Moğol İmparatorluğu’nun kurduğu entegre sistemin açtığı büyük siyasal ve entelektüel havza, Timur, Osmanlı ve Ming gibi imparatorluklar arasında hem bir miras hem de bir rekabet zemini yaratıyor. Zarakol’a göre bu yapılar sadece askerî ya da ekonomik güç merkezleri değildi. Aynı zamanda siyasi meşruiyet üreten, yönetim biçimlerini düşünsel bir çerçeveye oturtan aktörlerdi. Doğu’nun dünya tarihindeki yeri, pasif bir geçmişin değil, aktif bir düzen kuruculuğun hikâyesiyle okunmalıydı.

Zarakol’un asıl çarpıcı tezi, modern uluslararası sistemin doğuşunu sadece Avrupa’nın iç dinamikleriyle açıklayan geleneksel anlatıya getirdiği eleştiride beliriyor. 19.........

© Karar