Gözaltılar, tutuklamalar, kararsızlar, adaylar?
‘Hukuk devleti, bağımsız medya, güçlü sivil toplum’ gibi kavramlar son dönemde neredeyse herkesin dilinde.
Bu kavramların bu kadar dillerde olması iyi mi kötü mü bakalım…
‘Hukuk devletinin temel amacı, siyasal erkin ve onun sahip olduğu gücün keyfi biçimde kullanımının önüne geçmektir’ tanımından yola çıkarak; son dönemde kiminle konuşsam ‘keyfilik’ kavramının mutlaka altı çiziliyor.
Şunu belirteyim… Sahada son günlerdeki gözaltılar, tutuklamalar çoğunlukla keyfilik kavramıyla belirtiliyor. Gözlemim şu ki; hakkaniyet kavramıyla ilgili ciddi şekilde hayal kırıklığı yaşanıyor. Ekonomi ve diğer sıkıntılarda da ortada.
Açıkçası bu rahatsızlıklar sesli bir şekilde belirtilmiyor olabilir.
Bu arada rahatsızlıklar sesli nasıl belirtsin ki?
Ses yükselten buyursun içeri deniyor gibi bir durum söz konusu.
Öte yandan bu rahatsızlıklar nasıl belirtiliyor derseniz kararsız oranlarındaki yükselişe bakın derim.
Örneğin kalabalıkların içine sinmiyor İmamoğlu’na ardı ardına açılan davalar ya da son dönemdeki gözaltılar, tutuklamalar, baskılar…
O yüzden erken aday belirleme tartışmasının da bu dakikadan sonra anlamsız olduğu düşüncesindeyim.
Ki kalabalıklar da sıkıntının farkında.
Dünkü yazıda da belirttiğim üzere; bu noktadan........
© Karar
