Kelebekler! Kendinizi küçük görmeyin!
Tarihin elinde oyuncak mıyız?” başlıklı yazımda bahsettiğim “hür irade” meselesi üzerinde birkaç kelam daha etmek istiyorum.
Kendini hayat karşısında aciz hisseden pek çok insan, “zaten yapabileceğim ne var ki” diyerek avunur.
Acaba gerçekten yapacak hiçbir şey yok mudur?
İnsan, sadece içinde doğup yaşadığı toplumun, çevrenin, şartların bir meyvesinden mi ibarettir?
Zaman zaman kendi hayat hikayesinin yönetmenliğini yaptığı illüzyonuna kapılsa da aslında kader sahnesinde tamamen iradesiz bir figüran mıdır?
İpleri bir takım mahiyeti meçhul büyük güçlerin elinde bir kukla mıdır?
Yoksa insan, içinde yaşadığı toplumu, çevreyi, şartları hem diğer insanlarla beraber hem de bireysel olarak etkileyip, değiştirme, dönüştürme kapasitesine sahip bir aktör müdür?
Kendi hür iradesiyle karar verme, seçim yapma, karşı çıkma, şerh düşme kapasitesine sahip bir özne midir?
Planlar yapıp uygulayabilen, sonuçları etkileyebilen, ıslah edebilen, inşa edebilen, hayatının akışına yön verebilen bir varlık mıdır?
Bu tartışmayı determinizmden bahsetmeden sürdüremeyiz.
Determinist ilkeye göre evrende olup biten her şeyin bir sebebi vardır. Yani her sonuç, kendisinden önce gelen bir sebebin kaçınılmaz ürünüdür.
Bu bakış açısı, Newton fiziğinin etkisiyle uzun süre bilimin hâkim paradigması olmuştur.
Fransız matematikçi Pierre-Simon Laplace’ın ünlü düşünce deneyi bunu en uç noktasına........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon