Türkiye Ansiklopedisi
Reşat Ekrem Koçu’nun “Aba”dan “Gökçınar (Mehmed)” maddesine kadar basılabilmiş olan İstanbul Ansiklopedisi, resmî tarih anlatısının ötesine geçerek farklı pencereler aralaması sebebiyle 1990’lardan itibaren daha çok tarihçi ve araştırmacının ilgisini çekiyor”.
Türkiye’de geniş kesimin İstanbul Ansiklopedisi’nin farkına varmasını, üzerine onlarca yazı binlerce sosyal medya paylaşımı yapılmasını sağlayan Selman Nacar’ın “İstanbul Ansiklopedisi” de Netflix’te yine her kesimin kendi resmi geçmiş, bugün ve gelecek anlatısının dışına çıktığı için izleyenin içinde fırtınalar koparıyor.
Dizinin sinematografik değerlendirmesi uzmanların işi. Ama üniversiteyi okumak için Amasya’dan İstanbul’a başörtülü gelen, İstanbul’da başı açık dolaşan, bowling salonlarının makine dairelerinde bile olsa namazını aksatmamaya çalışan Zehra’nın başarılı kariyeri ile ruhsal bunalımları arasında çırpınan kalp doktoru modern Nesrin’le çarpışması, yüzleşmesi adına ne derseniz, memleket adına çok şey söylüyor.
Netflix’te ya da televizyon kanallarının dizilerinde muhafazakâr-seküler geriliminin ilk örneği değil elbette “İstanbul Ansiklopedisi”. Son da olmayacak. Nihayetinde en az bir asırdır süren; siyasetin, sivil asker ilişkilerinin, toplumsal gerilimlerin, çevre-merkez kavgalarının, vesayet meşruiyet çatışmalarının en temel motifinin ertelenmiş, ötelenmiş bir yüzleşmesini yaşıyoruz. Bu yaranın iyileşmesi için üzerinin daha uzun süre hava alması, içinin açılması, tekrar tekrar pansuman yapılması gerek.
İşin eksik tarafı bu yüzleşmenin, kavganın iki tarafından birinin iktidarda olmanın konforu ile ihtiyaç duymaması hatta hiç yaşanmamasını tercih etmesiyle tek taraflı hikâye ediliyor olması. Bir yanda bu açığı Selman Nacar gibi yönetmenler hiç de yabana atılmayacak........
© Karar
