Teğmenler ve kimin demokrasisi
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yemin töreni sonrası bir grup teğmenin ayrı yemin etmesi ve sonrasında “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganıyla dağılması beş teğmenin TSK’dan ihracıyla sonuçlandı. Sonrasında ise meselenin bağlamı, tarihsel geçmişi, Türkiye’nin demokrasi ya da daha doğru ifade ile darbeler tarihinde Harp Okulları’nın sembol konumu ve iktidarın demokrasi karnesi hiç dikkate alınmadan herkes konum belirledi.
Son iki haftadır Beşiktaş Belediye Başkanının tutuklanması ile başlayan, Gezi olaylarının yeniden keşfedilmesi, Halk Tv Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın tutuklanması, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ifade vermesi ve dün akşam saatlerinde bir sonraki seçimlerin muhtemel en güçlü adaylarından birine hapis talebi ile oluşan atmosferde zaten rasyonel düşünme süreçlerini mecburen vestiyere bırakılmış durumda. Temelde istenen de bu olabilir mi diye düşünmemek elde değil.
Artık karar verildiğine, muhtemel bir kararı olumlu-olumsuz etkileme durumu da ortadan kalktığına göre teğmenlerin yemin töreninde yanlış bir tutum aldıklarının net bir şekilde kayda geçirilmesi gerekiyor.
Harp Okullarında okumak ya da askeri üniformayı giymek kimseye askeri disiplin dışında hareket etme salahiyeti vermiyor. Kaldı ki darbe süreçlerinden terörle mücadeleye kadar yüzlerce hukuk dışı uygulama da yine resmi askeri yetkililer tarafından gerçekleştirildi. Burada önemli olan kişinin temsil ettiği görev ya da statüden bağımsız olarak hukukun yapılan eylemle ilgili ne dediği.
Ancak ayrı yemin etmenin askeri disiplini bozmanın ötesinde siyasal bir anlamı........
© Karar
