menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yaşayıp giderken bitmeyen şeyler…

21 4
15.03.2025

Yaşamanın değerini kimse inkar edemez. Bütün canlılardaki ortak haldir yaşamaya bağlılık. Canlılar içinde ileriye doğru yaşarken geriyi hatırlama en çok insana özgü bir durum. Acı da belki buradan doğar. Fakat yaşamanın değeri acıyla ölçülemez. İnsan ne denli derinden idrak ederse bir varlık olduğunu o denli de yaşamaya bağlanır. Yaşama sevinci bir kez duyulmaya görsün. O an dünyanın anlamı bambaşka bir çehreye bürünür. Sonsuzluk iştiyakının tomurcuğuna güneş vurur. Fanilik içinde sonsuzluk arzusu çelişik gibi görünse bile zaman izafidir ve mutlak ölçüye vurulduğunda neyin tam kısa neyin uzun olduğuna karar verilemez. İnsana düşen geleceğin belirsizliği ile geçmişin hatırası arasında kendisine tutarlı ve anlamlı bir yer seçmesidir. Bu seçişledir ki onun çevresiyle ve diğer canlılarla kurduğu ilişkinin değeri belli olur. Kendisini yok sayan bir görüş ilk fırsatta ve kısa sürede başkalarını da yok etmeye çalışır genellikle. Kendi varlığının neşvesini duyan kişi ise diğer varlıkları yaşatmak için verecektir mücadelesini. Belki de yaşama duygusunun asıl başladığı idrak derecesi böyle başlar. Yokluğu değil varlığı korumak. Erdem budur.

Anneliğin bahar olmuş ilahiyatı denilebilir mi bu hale bilmiyorum ama içinde yaratma kadar merhamet, fedakarlık kadar aşk da barındırdığı kesin. Karşılıklı yarar ihtiyacının dengeleyici vasfı kabul edilmekle birlikte asıl atılımın fedakarlıkla başladığını hatta insan ırasındaki mutlak şiiriyetin böylece akışkanlık kazandığını en azından........

© Karar