Ben nerede durayım ya da alnımda bir siperlik…
‘Taraf olmayan bertaraf olur diye’ içimize sokulmuş eski fakat işlek bir söz var. Taraf olmanın sadece nimetlerini değil güven getiriciliğini de saya saya bitiremezler bu söze bağlananlar. ‘Bakın, böyle olmasaydık savrulur giderdik, kimse de bizi bulamazdı kaybolduğumuz yerde.’ Hayattaki her söz gibi ‘taraf olmayan bertaraf olur’un da rahatlatıcı, inananı kurtarıcı hatta yol gösterici yanları olabilir. Tek bir taraf olmadığına göre de kimin nerede hangi tarafta olmazsa bertaraf olacağı da tartışmalıdır. Aslında ‘taraf olmayan bertaraf olur’u insanların arasına sokan hep güç sahipleridir. Bir tür aba altından sopa gösterme biçimidir. Yanıma gel, dediğimi yap. Uslu dur, telkini, imasıdır. Eğer benimle olmazsanız kaybedersiniz ebediyen denilmek de istenir. Çoğunlukla da kaybedenler inanır bu söze. Çünkü kaybedenler taraf olmakla nefes tükettiklerini unutup tekrar o sözün şemsiyesine sığınmak isterler. Eğer kaybedenlerin ve hep hayatı kazanç görenlerin şuursuzluğu olmasa ‘taraf olmayan bertaraf olur’ cümlesini kuranların hükmü kalmazdı. Zaten, şuurla geçeriz biz de sözlerin kalbine varacak hakikate.
Ağaya paşaya, lidere öndere, reise başkana, müdüre amire, komutana çavuşa, paralıya güçlüye göre oluşan, oluşturulan her türlü hiyerarşik yapı görünür görünmez amaçlara hizmet edebilir ancak ne bir insani yücelik sağlar ne de uzun ömürlü olur onlar. ‘Gelen ağam giden paşam’ sözü tam da buradan çıkar hatta bu yapılanmanın zincirleme bir sonucudur. Ne ağalık ne paşalık, ne........
© Karar
